Deyimler
Genellikle gerçek anlam, bazen farklı anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan söz topluluklarıdır. Atasözler gibi az kelimeyle çok anlam içermez, doğruluğu denenmiş, kesin kurallı değildir. Kalıplaşmış anlatım niteliği taşır. Değişebilir kural niteliğindedir. Deyimler, toplumun yaşam biçimleri, geleceklerini, özelliklerini belirten önemli ip uçları verir. Burada bir kısmı Mesudiye yöremize ait, bir kısmı yöremizde çok söylenen deyimleri sunacağım. Örnek; yöremizde K harfi G olarak söylenir. Kelimeler yöresel ağızda nasıl söyleniyorsa, öyle yazılmıştır.
Acına osmak; Acıkmak
Ahlatın iyisini ayılar yer; İyi güzel şeyleri ummadığın yer anlamında
Akşamın hayırından sabahın şerri iyidir; Bir işe sabah erkenden başlamanın önemli olduğunu belirtir.
Altta kalanın canı çıksın; Herkes kendi kendini kurtarmalıdır.
Ateş düştüğü yeri yakar. Acıyı en çok yakınları duyar, hisseder.
Akıllı düşünürken deli köprüyü geçer; Akıllı kişi,araştırır ,sorar,tasarlar zaman kaybeder. Atak kişi düşünmeden işe girişir,sonuca erken ulaşr.
Böğründen konuşmak; Gereksiz yere boşu boşuna konuşmak.
Çavdarlı isen baş köşeye; Tavır ve görünüşüne bakarak değer vermek
Çul örten,Çekyat kıran: Misafirlikte fazla kalan
Duayı ben yapıyorum,yağmur Karacadaşa yağıyor: Emeği çok geçen değilde nam başkasının oluyor.
Doğacak oğlak b……. belli olur;Kişiye bakarak hangi işleri yağacağı belli olur,
Elinin hamuru ile erkeğin işine karışma:Yetenek ve beceriler farklıdır.Bir işi beçeri ve yeteneği olan yaparsa başarılı olur.
Eski kulağı kesik: Tecrubeli
Eşek hoşaftan ne anlar;Yeteneksiz kişiye iş verilirse,o işten hayır gelmez.
Elde kalan elli gün kalır: Bir işi zamanında başlayıp bitirmek gerek.
Gıran girsin:Telef olsun,yok olsun.
Isıracak köpek havlamaz:Kötülük yapacak kişi kendini belli etmez.
Kuzu çubuğu ile dövmek: hafif dövmek,az acıtmak.
Karagölden kar bağışlama: Bol keseden atma.
Kadın vardır arpa unundan aş yapar,kadın vardır,buğday ununu terpaş yapar.Bir işi ehline vermezsen,o işten hayır gelmez.
Oha vardır,öküz eğler,oha vardır boyunduruk kırar.Bir işin ığrıbını bilmek lazım.
Kurt ağzı bağlamak: Kaybolan hayvanın,yaban hayvanlarının yememesi.
Kuşluk çağı:Sabah öğle arası
Mart balağı gibi bakma:Anlamsız olarak bakma
Madam yok: İştahım yok.
Meletli gideceği yere gider,iki çalı fazla dolanır:Mesudiyelilerin hamaratlılığını belirtir.
Huylu huyundan vazgeçmez:Davranış bozukluğu olan kişinin davranışını değiştirmek zordur.
Ilışar küpü gibi oturma: Sürekli oturmak,Hareketsiz kalmak.
Önüm kavurma kavurur,arkam harman savurur: Ocak baına geçenin önü ısınır.
Öküzüm büyük olsunda çekmezse çekmesin:Eldeki ile yetinmeyip,daha fazlaya göz dikmek.
Partal atma; Palavracı
Sasuh sasuh konuşmak: Bir şeyi bilmeden konuşmak.
Toku doyurmak zordur:Kişi istemediği bir şeye, devamlı bahane uydurur ve yapmaz.
Yavuz itin yarası eksik olmaz;Karekteri bozuk olanın başı beladan kurtulmaz.
Zorla köpek koyuna gitmez; Zorla güzellik olmaz, bir iş severek yapılmalı.
Yöremizde Söylenen Güzel Sözler (Dua)
Görülen bir iyiliğe karşı söylenir.Karşışısındaki insanı güzel sözlerlerde ,iyi dileklerlerde onurlandırmadır.Bazen sevdikler için de söylenir. Genellikle Allaha yakınma niyetinde bulunma anlamındadır.
Allah ne muradın varsa versin.
Allah şifalar versin.
Allaha emanet ol.
Allah selamet versin.
Ayağına taş dokunmasın.
Allah bir yastıkta kocatsın.
Allah hayırlı evlat versin.
Allah bereket versin.
Allah dinden imandan ayırmasın.
Allah başka keder vermesin
Allah elden ayaktan koymasın
Allah yüzünü kara çıkarmasın
Allah elinden tutsun.
Allah muhanete muhtaç etmesin.
Allah korusun.
Allah bol kazanç versin.
Allah rahmet eylesin.
Allah mesut etsin.
Bastığın yer cennet olsun.
Eline koluna sağlık
Ellerin dert görmesin.
Güle güle harca
Geçmişlerinin ruhuna değsin.
Hayırını gör.
Hayırlı uğurlu olsun
Mekanı cennet olsun.
Ömrü uzun,düğünü güzün olsun.
Ölülerinin canına değsin.
Su gibi ömrü uzun olsun.
Su gibi aziz ol
Şifalar dilerim.
Tuttuğun altın olsun.
Yöremizde Söylenen Kötü Sözler (Beddua)
Çaresiz kalan, kötülüğe maruz kalan, acı çeken bir insan,rahatlamak için söylediği, kötü düşünce ve dilek kapsayan ifadelerdir. Ayrıca bir kişinin,başkasına olan kininin dışa vuruşudur. Anne babaların evlat ve yakınlarına söylediği beddualar, aslında o anki ruh hallerinin bir ifadesidir. Çok yorulmuşluk,olumsuz işler karşılığı oluşan stres önce küfür ve sonu bedduaya dönüşür. Aslında hiç bir anne, baba evlatların kötülüğünü istemez. Kızgınlıklarının dışa vurmuşluğu dur. Beddualar, toplumdaki yüz kızartıcı suçlar karşısında, haksızlık, zulüm ve baskı nedeniyle, milli hislerde, aşkın karşılıksız kalması durumunda da söylenir. Bedduaları derlerken iyi sözlere karşı ne kadar anne babalarımızdan, yakınlarımızdan beddua aldığımızı anladım. Akıllarımızdan çıkmamış. Takibi, bunu çok yoğun iş gücü, geçimin zorluğu, cahillik, nüfus kalabalığı ve geçimsizlik, yoksulluk gibi nedenlerden olduğunu biliyoruz. Hoş görüyoruz. Çünkü beddualar eski köy yaşamının günlük dilidir.
Allah belanı versin
Adın batsın
Aldığının hayrını görme
Adın sanın kurusun
Allahından bul
Allah cezanı versin
Allah muradına erdirmesin
Allah ocağını söndürsün
Allah yüzünü yüzüme göstermesin
Allah ondan yukarısına uzatmasın
Allah pöt pöt bakıtsın
Allah canını alsın
Boyu posu devrilesice
Boyun posun kurusun
Başına taş düşsün
Boynu gırılasıca
Boyun devrilsin
Belanı bulasın
Bi dere pörçüğünde kalasın
Cehennemin dibine git
Ciğerimi yaktın,Allahta seninde ciğerini yaksın
Cehennemde cayır cayır yan
Çatı ayrılasıca
Elleri kırılasıca
Emeklerim gözüne dizine dursun
Eli ellikli,başı terlikli bulamayasın
Etini itler,bitler yesin
Ellere gidesice
Ellüğün körü
Evladından bulasın
Evin başına yıkılsın
Depeğen üstüne düşesin
Emzirdiğim süt burnundan gelsin
Gıran girsin
Gözü kör olasıca
Gidişin olsun, gelişin olmasın
Gözün arkanda kalsın
Geberesice
Gıyda galasıca
Gözüne dizine dursun
Gidipte gelmeyesice
Gara davun ye
Gara yola gel
Golların gırılsın
Gözüne dizine dursun
Gördüğün gün, üstündeki gün olsun
Garababa ye
Gıyda galasıca
İki gözün kör olsun
iki gözün önüne aksın
İflah olmayasıca
İki yakan bir araya gelmesin
Hayrını görme, ıskatına nasip olsun
Huyun batsın
Murat almayasıca
Mıras galasıca
Kanın iliğin kurusun
Lal olsun dilin tutulsun
Ocağı sönesice
Ocağı batasıca
Olmayasıca
Ortada galasıca
Sesi batasıca
Sana sütüm haram olsun
Sürüm sürüm sürünesin
Sabaha çıkmayasıca
Şeytanından bulasın
Son yediğin olsun
Tutuğun dal elinde kalsın
Teneşir tahtasına gelesice
Yetim galasıca
Yerin dibine giresice
Yiğitler omuzunda kalkasıca
Yurdunda guguk ötsün
Zehir zıkkım olsun
Zıkkımın kökünü ye
Zıhımın bekini ye
Lakap; Bir kimseye veya bir aileye bir özelliğinden dolayı adından ayrı olarak sonradan takılan addır. Bazı kişiler sadece lakaplarıyla tanınır ve anılır. Bazılarında lakap, ismin ön tarafına gelir. Eskiden köylerimizde hemen hemen herkesin bir lakabı vardı. Kişiler bu lakaplarından hiç gocunmazlardı. Günümüzde artık lakap takma görülmemektedir.
Civcan, Filik, Fot, Topuz, Yan, Ölük, Toppaş, Gödek, Çalıbacak, Tırık, Domi, Sağır, Koca, Çakır, Gadı, Deli, Töngül, Arı, Küp, Goç, Keşküpü, Sarı, Pallak, Garuh, Cötten, Mıcık, Gır, Köse, Kertme, Fıs, Gara, Güdden, Yelatığı, Paşa, Tuğlu, Akıllı, Sinece, Pepil, Gümüş, Uzun, Kelçen, Kölük, Davit, Pirdal, Kör, Güneş, Deli, İbiş, Kolsuz, Çolak, Süslü, Gambur, Kahya, Kirdan, Yan, Yeğen, Topuz, Dadime, Pallak, Çoban, Tekkaya, Dığıl, Pelez, Derviş, Küsgü, Mangır, Köle, Kavvas, Danacı, Ese, Ahmat, Go, Tille, Sotabiç, Karakelle, Söyünük, Dıldan, İresim, Apul, Apili, Kabsur, Kölük, Hüttü, Ormancı, Güvercin, Yanık gibi lakaplar vardır.