Saddam Hüseyin için idam vakti geldi

Yeşilce – Yeşilyurt Kültür ve Dayanışma Derneği Forumlar Genel Gündem Saddam Hüseyin için idam vakti geldi

  • Bu konu 20 yanıt içerir, 8 izleyen vardır ve en son 17 yıl 3 ay önce Eren Kıyan tarafından güncellenmiştir.
20 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Yazar
    Yazılar
    • #43932
      lubimaya
      Anahtar yönetici

      Devrik Irak Başbakanı Saddam Hüseyin'in birkaç saat içinde idam edileceği ileri sürülüyor. Saddam'ın şu anda nerde olduğu belli değil.

      29.12.2006 20:28

      Iraklı üst düzey bir yetkili, Saddam Hüseyin'in birkaç saat içinde idam edilebileceğini söyledi.

          İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, ''Son 3 saat içinde değişiklikler
      oldu. Bazı ayrıntılar çözüm buldu. Saddam, bu akşam idam edilebilir'' diye
      konuştu.

          Yetkili, infaz tarihinin, Kurban Bayramı'nın başlayacak olması nedeniyle 1
      hafta kadar ertelenme olasılığı üzerine açık bir bilgi vermedi.
          Öte yandan bir hükümet yetkilisi, infaz kararının, Irak Başbakanı Nuri El
      Maliki tarafından imzalandığını ve Saddam'ın henüz Iraklılar'a teslim
      edilmediğini söyledi.

          Yetkili, ''ABD'lilere, Saddam'ın, infazdan birkaç dakika önce teslim
      alınması konusunda anlaştık'' dedi.

      AVUKATI AKSİNİ İDDİA ETTİ
         
      Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in avukatlarından biri ise Saddam'ın ''sabaha karşı idam edileceğini'' söyledi.

          Adının açıklanmasını istemeyen avukat, edinilen bilgilere göre Saddam
      Hüseyin'in, cumartesi günü sabaha karşı idam edileceğini açıkladı.
          Saddam'ın avukatları arasında bulunan Isam Gazavi, ABD'li yetkililerden,
      savunma avukatlarının yarın Saddam ile görüşmesinin iptal edildiğine dair
      elektronik posta aldığını bildirmişti.
          Saddam Hüseyin'in savunma ekibi, avukatlarla Saddam arasında bir görüşmeye ABD'nin izin verdiğini duyurmuştu.

          Savunma ekibi, ''savunma ekibinin, avukatlar ve Saddam Hüseyin arasında
      ilerleyen günlerde görüşme istediğini ve ABD'nin de bu isteği kabul ettiğini''
      bildirmişti.
          Öte yandan adının açıklanmasını istemeyen Bağdat'taki ABD'li bir yetkili,
      Saddam Hüseyin'in Iraklı yetkililere teslim edilmediğini, halen ABD'lilerin
      gözetiminde olduğunu söyledi.

    • #51585
      inanç şinel
      Katılımcı

      admin hocam sabaha karsı 04:55 de idam edilmiş saddam,Kurban bayramının arefesinde böyle bir olay gerçekten dusundurucu,Emperyalizm böyle bişey olsa gerek.

    • #51586
      Eren
      Ziyaretçi

      şimdi ben bişey merak ediyorum…
      tmm saddamı öldürdüler peki sonucunu düşündüler mi ??
      ırak ne yapıcak ( amerika'ya karşı ) bide ırak'ı nasıl bir gelecek bekliyooo ??

    • #51587
      lubimaya
      Anahtar yönetici

      Türkiye'ye ve diğer ülkelere ülkenizde idamı kaldırın diyeceksin,
      Sen ise ülkende idamı uygulayacaksın.
      Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu
      ???

    • #51588
      inanç şinel
      Katılımcı

      HULKİ CEVİZOĞLU, 02/01/2007 YENİÇAĞ GAZETESİ

      SADDAM VE HAYSİYETSİZ POLİTİKANIN İDAMI!…

      Yeni yıl ve Kurban Bayramı tatilini yaşadığınız şu günlerde ne yazık ki bir  “bayram yazısı”  ile karşınızda değilim. Yeni yılın ilk yazısında dahi, politika yazmak durumundayız. Yine de bayram ve yeni yılınızı kutluyor, hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

      SADDAM’I KİM BÜYÜTTÜ?

      2006’nın son günlerinde tüm dünya yeni yılı ve inançlarına göre kurban bayramı ya da noeli kutlamaya hazırlanırken, oldu bitti biçiminde Saddam Hüseyin’in idamı ile karşılaştı.
      ABD tarafından hiçbir uluslararası hukuk kuralına aldırmadan işgal edilen Irak’ın devrik Devlet Başkanı Saddam Hüseyin göstermelik bir yargılamadan sonra, sipariş üzerine yılbaşından önce, kurban bayramı arifesinde idam ediliverdi!.

      Buraya sığmayacak kadar uzun bir konuyu, olabildiğince özetle değerlendirmeye çalışalım.

      Saddam bir diktatördü. Tamam. Kendisi de bir ihtilalle koltuğa oturmuştu. O da tamam.

      Peki bu diktatörün arkadaşları, yardakçıları, destekçileri kimlerdi?.. Başta ABD olmak üzere, şimdi APO’ya da destek olan -ama onun asılmasını engelleyen ve sütle besleten- AB değil miydi?

      Ben sorayım da, belki  “hayır”  diyen bir ABD-perest ya da AB-perest çıkar!..

      Özellikle de, iş APO’nun idamına gelince  “idama karşıyız” diyen, ama Saddam’ın idamını “bir diktatör asıldı” diye değerlendiren sözde aydınlardan yanıt bekliyorum. 

      SÖMÜRGECİLER HİÇ BİR KURAL TANIMAZ!

      Bir kez daha ders alınması gereken acı gerçek şu:
      Sömürgeciler hiçbir kural tanımazlar!..
      İstedikleri zaman kimyasal silah verip, istedikleri zaman  “Sen de kimyasal var” deyip saldırırlar..
      İstedikleri zaman demokrasi nutku atar, istedikleri zaman demokrasi adı altında işkence yapar, sivil katlederler. (Sivillerin üzerine atom bombası atar, Ebu Gureyb cezaevinde olduğu gibi, köpek gibi yerlerde sürür, cinsel iğrençlikler yaparlar.)

      Körfez Savaşı ve Özal Diplomasisi (sonraki adıyla, Amerika’nın Körfez Savaşı) adlı kitabımda tüm ayrıntıları vermiştim. Saddam’a kimyasal silahları veren ülkeler ABD ve AB ülkeleri, AB’nin başkent ülkesi Belçika ile “kimyasal silah fabrikası inşaatı” yaptı Saddam’a!.. (Daha uzun ayrıntıları ancak, 5-6 saatlik bir Ceviz Kabuğu programında anlatabiliriz.)

      DARAĞACINDA SALLANAN “HAYSİYETSİZ POLİTİKA”

      Bu idamdan sonra ABD Başkanı Bush şu açıklamayı yaptı:
      “Bu olay, Irak’ın kendi kendini yönetebilen, ispat eden ve savunan bir demokrasi ve terörle mücadelede bir müttefik olma yolunda önemli bir dönüm noktasıdır!”

      Peki biz APO için ne yapıyoruz? Saddam 148 kişiyi öldürdü diye idam edildi. Halepçe’deki kimyasal saldırıdan değil. (O konudan yargılamadılar. Herhalde, tüm sansüre rağmen, kimyasalların Avrupa’dan gittiği açıklanır korkusuyla!..)
      Abdullah Öcalan ne yaptı?.. Devletin açıklamasına göre, “30 bin kişinin katili.”

      148 kişiyi öldürdü diye bir Devlet Başkanını idam eden ABD(=Bush), 30 bin kişinin ölümüne neden olan bir teröristi niçin idam ettirmiyor?..

      APO şimdi İmralı’da semirtiliyor..

      Askerler ve oradaki komutanlar ile aynı yemeği yiyor. Zehirlenmeye karşı önlem olsun diye!..
      Avrupalı müfettişlerin de saniyesini kaçırmadığı Öcalan davasından çıkan idamı durduran ABD’ye, sonra AB de destek verdi. İdamı tümden kaldırttı!.. Ama şimdi, bu ABD, Saddam’ın idamını “kutsallaştırarak”, sözde Irak’ı yöneten Kürt Cumhurbaşkanı Talabani’nin yönetimine övgüler düzüyor.

      Bush’un yukarıdaki sözlerinin Türkiye için anlamı şu:

      “Ey Türkiye, sen kendi kendini yönetebilen, ispat eden ve savunan bir demokrasiye sahip değilsin!.. Terörle mücadelede Irak kadar bile bağımsız değilsin!.. Dışarıya ve özellikle bana bağımlısın. Haysiyetli politika yürütemezsin. Benim sözümden çıkamazsın!.. Haysiyetin, bana bağımlılığındır.”

      Ne kadar aşağılayıcı bir gerçek değil mi?..

      Bu aşağılamadan kendini kurtarmak isteyenler, -psikolojideki  “yön değiştirme mekanizmasını” kullanarak- kendilerini kandırıyorlar:

      “Biz kararlarımızı onlar istediği için değil, kendimiz için alıyoruz!”
      Bak sen!.. 
      “Darağacında sallanan”, aynı zamanda haysiyetsiz ve teslimiyetçi politikalardır!..

    • #51589
      yasemin
      Katılımcı

      bence saddam hüseyini idam etmeye haklari yok
      adam nekadar kötülük yapsa bile
      allah cani verir ve tek o alir verdigi cani
      allahin kulu can almaya hakki yok

    • #51590
      gurkansinel
      Katılımcı

      Saddam Hüseyin Halepçe'de 3 bin Kürdü öldürdü… Ya Amerika ırağa girdiğinden beri ölen 100,000 (yazıyla yüzbin) sivilin ve 494 Amerikan askerinin sorumlusu kim???

    • #51591
      ozan
      Katılımcı

      arkadaşlar  bu yaşanan  olayların  hepsi  sadece  Türkiye  değil  butun müslüman ülkeler  üzerine  oynanan bir  oyunun  parcası  yapılanlar  pisikolojik savaş gibi görunsede  dunya üzerinde bircok olayın başlangıcının  tetikleyicisi olabilir , aynı zamanda butun taşlar yavas  yavaş  yerine  oturuyor    çizilen tol belli gibi  görununuyor  ama  virajları  iyi  görmek  sağlam girmek gerekiyor…

      AB  müzakereleri ertelendi  cunku  ABD  iran yada süreye  ile  ne olacağı belli değilken  konuya  avrupa müdahil oldu !!

      Türkiye yi AB  ye  almıyacaklar  bunu  acıkca  söyleyebilseler   hem memleketi parselliyemiyecekler  istekleri  gercekleşmiyecek  hemde  Türkiye ORTADOĞUYA dönecek  buda  yeni nesil  haçlı ordusunun !!!!!  işine  gelmeyecek tabiki…  YANLIZ BİR  SORU İŞARETİ  VARKİ  ODA  SIRADA  KİM  VAR ACABA  IRAN MIU  SURİYEMİ  TÜRKİYE Mİ…

      şu anda halen  guney doğu bölgesinde  görev  yapan  bir astsubay  arkadaşımdan gelen maili  sizlerle  paylaşmak  istiyorum  şiiri  kimin  söylediğini bilmiyorum  ama  gercekten guzel…

      ANLAMAK İSTEYİPTE  ANLAŞILMAYAN 
      ANLAYIPTA  ANLAMAMAZLIKTAN GELİNEN  NE  VARSA  SANIRIM HEPSİ BU DİZELERDE…

      ( aklımdayken  apdullah öcalan ile  saddam ın konumları  cok  farklı  aynı kefeye  sakın koyulmasın ikisinin arasında  dağlar kadar  fark var o asıldı bu neden duruyor demeyin saygılarla )

                ………YİĞİDİM………

      Avrupa birliğine, mecburuz biz diyenler,
      Düşmanın kemiğini, yalıyorlar yiğidim.
      Brüksel sevdasıyla, temelleri oyanlar,
      Milli değerlerimi, siliyorlar yiğidim..

      Bayrak-mayrak diyerek, tiren haltı yiyenler,
      Kıbrısı sırtımızda, gereksiz yük sayanlar,
      Mideleri uğruna, kimliğinden cayanlar,
      Brükselin adına, uluyorlar yiğidim.

      Bekçi oldular bağa, üzümü götürenler,
      Suçlu oldu hırsızı, tutupta getirenler,
      Bizim gafletimizle, koltukta oturanlar,
      Koyun olmuş batıya, meliyorlar yiğidim..

      Koltuk için kimisi, milli kimliği sildi,
      Batının kucağında, mevki makama geldi,
      Kimilerin kıblesi, haşa, pentagon oldu,
      Bir farzı eksik namaz, kılıyorlar yiğidim..

      Asker, polis canıyla, dağlardan tuttuğumu,
      Kanunların hükmüyle, mahkeme ettiğimi,
      Vatana ihanetten, hapise attığımı,
      Sırtını okşayarak, salıyorlar yiğidim..

      Kızılderililerin, kökünü kazan batı,
      İnsanı odun gibi, fırına dizen batı,
      Dünyaya silah satıp, huzuru bozan batı,
      Lafa gelince üstte, kalıyorlar yiğidim..

      Önce dile vurdular, dil milletin temeli,
      Temeli zayıflatmak, Avrupanın emeli,
      Soykırımdan dem vurur, hala haçı gamalı,
      Mazlumken seni zalim, buluyorlar yiğidim..

      Dilimizden vazgeçtik, sıra milli yapımda,
      Sahipler değişiyor, can bedelli tapumda,
      Haksızlar hak istiyor, kuyruk olup kapımda,
      Hergün sura bir delik, deliyorlar yiğidim..

      Atılan tüm imzalar, bela oldu başıma,
      Batı burnunu soktu, her yaptığım işime,
      Karakuşi hakimler, takıldılar peşime,
      Tarihimden intikam, alıyorlar yiğidim.

      Düşman olmak şart değil, yine dostça kalalım,
      Batı kârını bilsin, ama bizde bilelim,
      Hakka saygı gösterip, hakkımızı alalım,
      Her yerde hakkımızı, çalıyorlar yiğidim..

      Dostlarına sarılıp, düşmanını bilirse,
      Batıya kuyruk değil, Türke lider olursa,
      Adamlar sömüremez, Türk kendine gelirse,
      Bu yüzden üstümüze, geliyorlar yiğidim..

      Özüme bir sarılsam, değerim yükselecek,
      Zamanla Türk dünyası, hep peşimden gelecek,
      Yirmibirinci asır, Türkün asrı olacak,
      Bu gerçeği çok iyi, biliyorlar yiğidim.

      Asimile isterken, misafir Türk işçiden,
      Bin yıldır benimleyi, benden ayırmak neden,
      Hak hukuk yalanıyla, sinsi emeller güden,
      Maskeliler vatanı, bölüyorlar yiğidim.

      Biz bize diş gösterip, özümüze vurdukça,
      Almayı düşünmeyip, isteneni verdikçe,
      Ayakta uyanıkken, boş rüyalar gördükçe,
      Gizlice halimize, gülüyorlar yiğidim.

      Uyan artık Türkoğlu, vatan senin, sahip ol,
      Benliği bırak artık, birlik denizine dal,
      Büyümeden çek kopar, parçala, yerlere çal,
      Sevrin fidanlarını, suluyorlar yiğidim.

    • #51592
      inanç şinel
      Katılımcı

      MAHİR KAYNAK / ‘Önemli olmak’ GÜÇSÜZLÜKTÜR ,

      Irak, yeni konumuyla, bir istikrar unsuru olmaktan çok, yeni çatışmaların ateşleyicisi rolünü üstlenebilir. Bölgede Şii-Sünni, Kürt-Türk-Arap, İslamcı- laik zıtlaşmalarının tamamını başlatabilecek potansiyele sahiptir ve bu özelliğinin kullanılacağından şüphe edilmemelidir. Özellikle İran’a yönelik operasyonların başlangıç noktası olması büyük bir olasılıktır. Türk-Kürt çatışması Türkiye’yi bölmek için değil istikrarsızlaştırmak ve iç politikada yeni yapılanmalara yol açmak için kullanılabilir. Türkiye, yerinin ve konumunun belirlenmesinde pasif kalmakta ve kaderini çatışan taraflardan birinin galip gelmesine terk etmiş görünmektedir. Yani AB’nin bir üyesi mi olacağını yoksa ABD ile birlikte mi hareket edeceğini, onların Türkiye içinde yapacağı mücadelenin tayin etmesini beklemektedir. Bunun demokrasinin bir gereği olduğunu düşünmektedir. Oysa stratejik tercihler kişi ve grupların çıkarlarının üstündedir ve devletçe belirlenmelidir.

         

      ‘Önemli olmak’ GÜÇSÜZLÜKTÜR

      MAHİR KAYNAK

      Bir ülkenin stratejik açıdan önemli olması, onun sahip olduğu konumu kendi gücüyle koruyamaması, dünyadaki dengeleri belirlemekte ve siyaset üretmekte etken değil edilgen olduğu anlamına gelir. Hiç kimse ABD’nin, Rusya’nın ya da İngiltere’nin stratejik açıdan önemli olup olmadığıyla ilgilenmez. Çünkü onlar konumlarını değerlendirebilecek güce sahiptir. Diğer ülkelerin stratejik önemi, onların bakış açısına göre değerlendirilir.

      Türkiye’nin stratejik açıdan önemli olması, siyaset üreten ülkelerin verdiği önemin bir yansımasıdır. Bu bakımdan ülkemizin stratejik önemi onların amaçlarına göre belirlenir ve onların uyguladıkları politikalara ve siyasal tercihlerine göre değişir.

      Bu değerin çok keyfi olmadığı, içinde bulunulan şartların büyük güçleri belli bir tavır almaya zorladığı söylenebilir. Ancak şartlar ne olursa olsun belli bir hareket serbestisi vardır ve seçenekler tek değildir. Ayrıca bu önem zamandan bağımsız da değildir. Belli bir dönemde birincil enerji kaynağı petrol ise büyük güçler bunların bulunduğu alanları kontrol etmek isterler ama başka bir dönemde, mesela birincil enerji kaynağının nükleer enerji olduğu bir çağda, söz konusu bölge aynı önemi taşımaz.

      Olaya askeri açıdan bakıldığında teknolojideki değişmelerin, stratejik hesapları temelden değiştirdiği, belli bir dönemde çok önemli sayılan alanların anlamsızlaştığı görülebilir.

      Bunun yanında egemen gücün kim olduğu da stratejik önemi etkiler. Mesela Boğazlar; Avrupa egemen güç, Rusya karşıt güç olduğu zaman stratejik açıdan çok önemliyken, ABD’nin egemen güç olduğu dönemlerde bu önem azalır.

      Türkiye’nin stratejik önemi bu şartlar altında değerlendirilmelidir. Bugün ABD’nin egemen güç, Avrupa’nın, hiç değilse bir bölümünün karşıt güç olduğu ve birincil enerji kaynağının petrol olduğu bir dönemde Türkiye stratejik açıdan birinci derecede önemlidir. Türkiye’nin ABD’nin yanında olması hem coğrafi hem de sosyolojik açıdan bölgede başka bir egemenliğin kurulmasını engeller veya çok zorlaştırır.

      Ancak Avrupa’nın etkisizleştirilmesi kesin bir çözüm değildir. Böyle bir süreç bölgede Rusya’nın etkinliğinin artmasına hatta Avrupa’nın Rusya’ya yaklaşmasına yol açabilir. Öyleyse ABD hem şu andaki durum hem de izleyeceği politika sonucunda oluşacak yeni duruma göre strateji belirlemelidir.      Gerçekten de ABD’nin izlediği strateji incelendiğinde böyle bir eğilimin var olduğu anlaşılır.

      ABD bir yandan Avrupa’yı enerji kaynaklarından uzak tutarken bir yandan da Rusya ile Avrupa arasına bir kama gibi girmek istemektedir. Irak Savaşında koalisyona Polonya ve Bulgaristan’ın katılması anlamlıdır. Polonya’dan başlayarak Romanya ve Bulgaristan’ı içine alan ve buradan Türkiye’ye uzanan bölge göz önüne alınırsa bunun Avrupa ile Rusya’nın irtibatını kesmeye yönelik olduğu anlaşılır. Burada belirsizlik taşıyan bölge Ege Denizi ve Yunanistan’dır.

      Türkiye ve Yunanistan aynı stratejik bütünün parçalarıdır ve Ege Denizi bu bütünlük içinde anlamlıdır. Bu yüzden Yunanistan’ın, Avrupa Birliği içinde kalması bir aykırılıktır ve ABD’nin Yunanistan’ı kontrol etmek istemesi beklenmelidir. Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü temelde bu durumla bağlantılıdır ve her iki ülke aynı blokta yer alıncaya kadar ihtilaflar devam edecektir.

      ABD’nin Güney Avrupa’daki etkinliğinin sürmesi çok şüphelidir. Irak Savaşında, İspanya ve İtalya’nın ABD’nin yanında yer almasına rağmen, her iki ülkenin iç dinamiklerinin bunun sürekli olmasına izin vermeyeceği söylenebilir. İlk seçimde iktidara gelecek kimselerin Avrupa’nın yanında yer alması büyük olasılıktır. Böyle bir durum İngiltere’yi ABD’den uzaklaştırır ve Avrupa’ya yaklaştırır ama her halde bu ülke belli oranda bağımsız hareket eder.       

      Bu durum Avrupa’nın, geleceğin kullanma alanı olan Afrika’nın batısında etkin olmasına yol açar. Mısır’dan başlayarak Doğu Afrika, ABD tarafından kontrol edilir.

      ABD’nin Türkiye’ye yönelik politikası bu açıdan bir anlam taşımaktadır. Irak Savaşı öncesi ABD, Türkiye’den çok sayıda havaalanı ve limanının kullanımını talep etmiştir. Oysa istenen tesislerin Irak Savaşı’nda gerekli olmadığı hatta kuzeyden bir cephe açmanın bile savaşın seyrini etkilemeyeceği anlaşılmıştır. Öyleyse bunlar neden istenmiştir?

      Bizim o zaman ki tespitimiz bu taleplerin Irak’la ilgili olmadığı, ABD’nin Türkiye’de konuşlanmak istediği biçimindeydi hatta savaşla ilgili olarak “harekatın kod adı Irak, hedefi Türkiye” demiştik. Yani ABD, Türkiye’nin merkezde olduğu stratejik bir yapılanma hedefliyordu  ve Irak Savaşı bunun sadece bir bahanesinden ibaretti.

      Bu politikadan vazgeçildiği söylenemez. Başka şartlarda ve başka yollarla aynı amaca ulaşılmak istenmesi beklenmelidir. Bugün yönlendirerek yapacakları şeyi belki yarın anlaşarak yapmayı deneyeceklerdir ve bunun için farklı bir iktidar yapısı gereklidir.

      Önümüzdeki dönemde petrolün kullanımın azalacağı ve yerine birincil enerji kaynağı nükleer olan ve belki de bu enerjinin hidrojene transferiyle alternatif bir yol izlenmesi beklenebilir. Ancak doğalgaz daha uzun süre kullanılmaya devam edecektir. Rusya Avrupa’nın doğalgaz kaynağı hatta tek satıcısı olmak istemektedir. Orta Asya’daki rezervler buna imkan vermektedir. Ancak Avrupa ile Rusya arasına girecek ABD yandaşı kama, yani Polonya, Romanya, Bulgaristan, Türkiye ekseni bu durumu bir bağımlılık ilişkisi olmaktan çıkarıp ticari bir kimliğe dönüştürebilir ve ABD bunu hedeflemektedir.

      Buradan çıkarılacak sonuç, AB’nin henüz oluşum aşamasında olduğu ve üye olarak aldığı bazı ülkelerin kalıcı olmayacağıdır. Türkiye çevresinde yeni bir stratejik merkez oluşturulmak ve bu merkezin ABD güdümünde olması istenmektedir.

      Türkiye bu mücadelede sıcak çevreden soğuk merkeze doğru yol almaktadır. Yani çatışma alanları çatışan güçlerin temas noktalarında olacaktır ve en riskli bölgeler Polonya, Romanya; Bulgaristan, Yunanistan ve İran’dır. Bu durum Türkiye’nin istikrar içinde olacağı anlamına gelmez ama askeri açıdan caydırıcı olacağı, iç politikada yeni konuma uygun yapılanmaya ulaşmak için şiddetli siyasal mücadelelerin olacağı anlamına gelir.

      Irak, yeni konumuyla, bir istikrar unsuru olmaktan çok, yeni çatışmaların ateşleyicisi rolünü üstlenebilir. Bölgede Şii-Sünni, Kürt-Türk-Arap, İslamcı- laik zıtlaşmalarının tamamını başlatabilecek potansiyele sahiptir ve bu özelliğinin kullanılacağından şüphe edilmemelidir. Özellikle İran’a yönelik operasyonların başlangıç noktası olması büyük bir olasılıktır. Türk-Kürt çatışması Türkiye’yi bölmek için değil istikrarsızlaştırmak ve  iç politikada yeni yapılanmalara yol açmak için kullanılabilir.

      Türkiye, yerinin ve konumunun belirlenmesinde pasif kalmakta ve kaderini çatışan taraflardan birinin galip gelmesine terk etmiş görünmektedir. Yani AB’nin bir üyesi mi olacağını yoksa ABD ile birlikte mi hareket edeceğini, onların Türkiye içinde yapacağı mücadelenin tayin etmesini beklemektedir. Bunun demokrasinin bir gereği olduğunu düşünmektedir. Oysa stratejik tercihler kişi ve grupların çıkarlarının üstündedir ve devletçe belirlenmelidir. Daha açık bir ifadeyle eğer bu karar halkın oyuyla belirlenecekse, tartışılan konu da bu olmalıdır. Yani stratejik hedefler baş örtüsü, insan hakları, ekonomik sıkıntılar gibi konuların arkasına saklanmamalıdır. Çünkü bu gibi kararlar ülkenin kaderini geri dönülmez bir biçimde etkiler.

      Vereceğimiz karar ve uygulayacağımız politikalar ya sürekli olarak stratejik öneminden söz edilen, stratejik kararların başkaları tarafında verildiği bir konumda kalmamıza yol açacak ya da, belki bir gün, artık kimsenin stratejik değerimizi tartışmadığı ama vereceğimiz kararların ve uygulayacağımız politikaların ne olduğunu merak edecekleri bir yere getirecektir.

      Ancak bir ülke tek boyut üzerinde yönetilemez. Mesela zengin olmak her şey değildir. Japonya zengindir ama hiç kimse onun siyasi tavrını merak etmemektedir. Türkiye fakirdir ama onun alacağı şekil herkesi derinden etkiler.

    • #51593
      inanç şinel
      Katılımcı

      ABDULLAH ÖCALAN'DAN İDAM YORUMU:
      Saddam gibi direniş oyununa gelmedim

      Öcalan, 'Saddam kaba direniş gösterdiği için asıldı, ben kaba direniş oyununa gelmediğim için idamdan kurtuldum' dedi

      NAMIK DURUKAN Ankara

      Abdullah Öcalan, Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in kaba direniş gösterdiği için idam edildiğini, kendisinden beklenen kaba direniş oyununa gelmediği için idamdan kurtulduğunu söyledi. İddiaya göre Öcalan, avukatlarıyla yaptığı görüşmede Saddam'ın son ana kadar ABD'ye güvenip asılmayacağını düşündüğünü öne sürdü. Öcalan şunları söyledi:

      Bir subay telkin etmiş
      “Saddam, Iraklılara teslim edilmesine ve asılmasına bir saat kala ABD'den yardım bekliyordu. Son anına kadar ABD'ye güveniyordu. Hâlâ elinde Kuran ile klasik kaba bir direniş içindeydi. Kendisinin tavrı ulus devleti savunanların tavrıydı. Saddam'ın şahsında asılan ulus devlettir.”
      “Aslında ben teslim edildiğimde benden de Saddam tarzı kaba bir direniş bekliyorlardı” diyen Öcalan, kendisini dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun temsilcisi olarak tanıtan bir subayın “Bu oyunu boşa çıkaralım” dediğini iddia etti.
      Öcalan, asılması halinde yüzyıla yayılacak korkunç tahribatlar yaratacak bir Kürt-Türk savaşı başlayacağını da öne sürdü.
      Kuzey Irak'taki Kürt bölgesinin Türkiye'nin denetimine girebileceğini de belirten Öcalan, şöyle devam etti:

      Türkiye, Kuzey Irak'ı denetlesin
      “Neden Türkiye şimdi içinde bulunduğu kritik durumdan çıkmak için Kürtlerle stratejik ittifak yapmıyor? Bu bir koyup üç alma politikası değil, bir koyup on alma politikasıdır. Devletin petrole ihtiyacı yok mudur? Kürtlerin istediği sadece demokratik özerkliktir.
      Türkmenlerin de hatta Asuri ve Keldanilerin de hakları teminat altına alınmalıdır. Kurtuluş Savaşı dönemindeki Misakımilli sınırları içinde yer alıp da bugün dışında kalan Kürtlerle yeniden demokratik özerklik çerçevesinde ilişkilenmelidir.

      Sevgilisini sordu
      Bu sadece Musul-Kerkük Kürtleri değil, Suriye'de ve Kürtlerin yaşadığı diğer bölgeler için de geçerlidir. Ben demiyorum, buradaki topraklar koparılıp Türkiye'ye katılsın. Kastettiğimiz şey Türkiye'nin öncelikle kendi sınırları içerisindeki Kürtlerle barışması, Kürtlerin demokratik özerkliği tanımasıdır. Bu gerekirse ABD ve İngiltere'ye rağmen yapılmalıdır.”
      Öcalan, Şam'dan ayrılışında ve İtalya'da kalırken kendisine eşlik eden ve sevgilisi olduğu öne sürülen Ayfer Kaya'yı da sordu. Öcalan, avukatlarına “Atina'daki Ayfer ne yapıyor, duruyor mu hâlâ?” dedi.

      milliyet gazetesi, 14/02/2007

    • #51594
      inanç şinel
      Katılımcı

      Öcalan, 'Saddam kaba direniş gösterdiği için asıldı, ben kaba direniş oyununa gelmediğim için idamdan kurtuldum' demiş , ve bu nedenle asılmamış apo.

      acaba sizcede boyle mi ?
      yani saddam gibi mahkemede direniş gösterseydi asabilecekmiydik biz apo yu

      bence HAYIR , ÇÜNKÜ apoyu biz yakalamadık ve abd den teslim alırken de asmayacağımıza dair söz verdik.Kendi halkından ve dolayısıyla kendi gerçeklerinden kopmuş bir siyasi otoritenin yönetiminde olmak her zaman bu ve benzeri sonuçları beraberinde getirecektir.o zamanki dsp-mhp-anap koalisyonu ile bugunku tek parti akp hukumetı arasındakı en onemlı ortak nokta budur.Aslında durum sımdılerde daha da vahım.Göz göre göre kerkük de ikinci bir BosnaHersek soykırımı yaşanacak,peki ama niçin BP nin SHELL in abd-ingiliz dev petrol şirketlerinin kasalarının petrol ile dolması için.Dünyanın en kaliteli petrol rezervlerine sahip topraklar kerkük de.kürtler abd nin destegiyle her türlü pervasızlıgı yaparken biz ancak oturdugumuz yerden kırmızı cızgılerden bahseder kendımız konusur kendımız dınlerız , hukumet bu medya ile bunu gayet iyi yapıyor.

      bu sorunların kökten çözümü için tek çare tam ekonomik bağımsızlık,yoksa
      400 milyar $ borc ile kimseye sözünüzü geçiremezsiniz ve sımdıkı gibi ite köpeğe maskara olursunuz .

      Saygılarımla.

    • #51595
      Levent KIYAN
      Katılımcı

      Yorumunuza tamamiyle katiliyorum,

      bu sorunların kökten çözümü için tek çare tam ekonomik bağımsızlık,yoksa
      400 milyar $ borc ile kimseye sözünüzü geçiremezsiniz ve sımdıkı gibi ite köpeğe maskara olursunuz .

      bu görüsünüzü, degisik versiyonda bu sitede yaziya döktüm * __  herkes kendi isiyle istigal etsin, geyik (Milliyetcilik, Türklük, v.s. ) yapmasin * , aldigim tepkileri azda olsa farkindasinizdir. Özetlicek olursak, öyle büyük laflarla yani (ici bos) Milliyetcilik, (ici bos) Türklük ninnileriyle, yüzlerce metre büyüklügünde Bayrak dikmekle büyük devlet olunmuyor. Büyük devlet, o devleti olusturan tüm bireylerin isini yapmasiyla, dediginiz gibi ekonomisini ilerletmekle, güclendirmekle olunur.

      Öyle sürü halinde bir iki kisinin pesine takilipta kahramanlik öyküleri dinlemekle, dünya Stratejisinde rol oynanamaz ve de borclu oldugun BANKAYA kafa tutamazsin !

    • #51596
      inanç şinel
      Katılımcı

      “Öyle sürü halinde bir iki kisinin pesine takilipta kahramanlik öyküleri dinlemekle, dünya Stratejisinde rol oynanamaz ve de borclu oldugun BANKAYA kafa tutamazsin !”

      Doğru diyosun levent abi , bizim milleti adı ne olursa olsun olay ne olursa olsun uyutmak kolay.Millet olarak eğitimsiz ve aşırı duygusalız.Olaylara neden sonuç ilişkisi içinde bakamıyoruz ve de doğal olarak netice ortada, seçtiklerimiz bizi yönetenler yada bizi yönnettiğini sandığımız abd ab kuklaları siyaset simsarları.milleti uyutmanınen güzel örneği HABERTÜRK TV DE ve sitesinde ;
      ” elimizde ayyıldızlı bayraklarla haydi NOBELLİ yazarımızı (nobeli alan ilk türk) karşılamaya Atatürk havaalanına ” adlı kampanya insanın sinirini bozan bu milleti aptal yerine koyan bir SATILMIŞ MEDYA örneği.Aslında millet olarak hak ediyoruz birçok şeyi.olayları neden sonuç ilişkisi içinde yargılamıyoruz , yargılasak o.pamugun nobeli niçin aldıgını görebileceğiz.Yada
      o kadar çok örnek varki hangi birini yazayım bilmiyorum.

      Abi dediğin gibi bir iki kişinin peşine takılıp düşünmeden sorgulamadan ve en önemlisi her anlamda EMEK vermeden dünya stratejisinde rol alabilmek ve söz sahibi olabilmek imkansız ötesi.

    • #51597
      Eren Kıyan
      Ziyaretçi

      we şimdi de saddamın ölmediğiyle ilgili haberler dünyayı sarstı !!! yani demek istediğim şu , ewet bi adam asıldı ama bu saddam değil !!!
      ufak bi bilgi verim :

      saddamın 7 tane dublörü warmış… o asılan adamda bunlardan sadece biriymiş … bu adamın saddam olmadığının birçok kanıtı … mesela saddamın sol yanağında büyük bi ben yokmuş ama o asılan adamda warmış we bu beni saklamak için dikkat ederseniz hiç sakal tıraşı olmamış… aslında tek fark bu değil …tam 6 farklı özelliği daha wardı ama bunları unuttum kusura bakmayın bu 6 özellikte yani bayağı belirgin özellikler yani anlatmak istediğim ''SADDAM ÖLMEMİŞ''

    • #51598
      serkan_aydoğan
      Katılımcı

      bak eren biraz daha haber izle ozman saddam hüseyinin en yakın adamları adamın cenazesini yıkadılar bunu yetiri kadar gördük eğer saddam hüseyin onlara göre ölmeseydi şuanda bu kadar şi öldüreülmezdi öldüğü ğünün ertsini ğünü orataya çıkan bombalama haberleri ve şi liderine yapılan ğrişimler boş değil buda hüseyinin öldüğünü gösterir dikkate al lütfen

    • #51599
      Eren Kıyan
      Ziyaretçi

      serkancım sen merak etme ben gerektiği kadar haber izliyorum yani sen kafanı yorma !!
      benim yazımı bir kez daha we dikkatli bir şekilde okumanı tavsiye ederim … çünkü :
      anlaşılır ve gerekli açıklamayı yaptığımı sanıyorum !!!

    • #51600
      serkan_aydoğan
      Katılımcı

      aferin sana

    • #51601
      Eren Kıyan
      Ziyaretçi

      serkan sen hala gitmedin mii ??

      garanti filmi kaçırdın sen olum !!! bu arada saol , aferin demişsin yaa

    • #51602
      serkan_aydoğan
      Katılımcı

      ne önemi var anlatamadıktan sonra film leride kaçırmadımm  buğünle birlikte 4 filme imza attım hepsi süperdi   ;) ;)

    • #51603
      serkan_aydoğan
      Katılımcı

      senin yüzünden konuyu saptırdık al işteee

    • #51604
      Eren Kıyan
      Ziyaretçi

      ben ne yaptım    😮 😮

20 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.