Kabir azabıyla ilgili olarak İbn Abbas şunu anlatmaktadır. “Resullullah bir mezarlıktan geçerken iki ölünün yattığı bir yerden sesler işitti ve: Her ikisi de azap olunuyor dedi. Sonra bir hurma dalı isteyerek ikiye böldü ve her iki kabrin başına dikti ve: Bu dallar yaş kaldıkça azaplarının hafiflemesi umulur, buyurdu.” Peygamberin bu davranışı dinler tarihi boyunca birçok kültürde görülen mezara ağaç dikme, çiçek bırakma, çeşitli kutsal bitkiler bırakma davranışlarından izler taşımaktadır.
İslamiyet'e göre kabir ahret âleminin başlangıcıdır. Ölümü her canlı tadacaktır. Ölüm, yok olmak değildir. Bir evden bir eve göç etmek gibidir. Ölen her kişi kıyamette, dünyada yaptıklarından hesaba çekilip cennete veya cehenneme gönderilinceye kadar kabirde kalacaktır. Kabirde, hem ruha hem de bedene nimet ve azap vardır. Peygamberler, veliler ve şehitler mezarlarında da diridirler. Kabirde ölü kendini ziyarete gelenleri tanır. Bunun için kabirde bulunan ölülere selam vermek sünnettir. Bir hadiste peygamber” “Bir kimse din kardeşinin kabrini ziyarete gider ve mezarı başında oturursa onu tanır ve selamına cevap verir” demiştir. Ölü, kabrinde bilinmeyen bir hayatla diridir. Müslümanların kabrini ziyaret etmek, peygamberin de yaptığı, tavsiye ettiği bir davranıştır. Bir hadiste peygamber “Kabirleri ziyaret ediniz! Kabir ziyareti, ölümü hatırlatır” ve “Kabir ziyaretini size yasaklamıştım. Şimdiden sonra ziyaret edebilirsiniz. Böylece ibret alır, gafletten uyanırsınız” demiştir.
belki bu bilgiler size yine kalıplaşmış bilgiler olarak gelebilir.Peygamberimizin hadisi şerifleri ışığında dünyadaki yaşamımızı yorumlayabiliriz.Bakın bu yapılan gelenekler inanışlar bir şeye dayanıyor.
Aklınıza mantığınıza yatmayabilir.Bunun içinde çeşitli kaynaklardan araştırmak gerekir.Size tavsiyem ahiret ile ilgili islami kaynaklara başvurun…