[img]http://www.bit74.com/resimler/genelresim/102213.JPG[/img]
Ressam, Ahmet MÜNIP (1874-1909)
http://www.heddam.com/Haber.asp?HaberKimlik=3865
Kirmizi Gül Demet Demet
“Yavrum” diyorsun… “Nenni” diyorsun… “Gitti gelmez” diyorsun… Yoksa bir ananin balasina, yavrusuna çagrisi mi bu? Sol Revan'da kalan balasi üstüne mi söylenmis?
Dinlemek İçin :http://www.youtube.com/watch?v=B1nrJ6hfTxw&mode=related&search=
[youtube=425,350]B1nrJ6hfTxw[/youtube]
Kirmizi Gül Demet Demet
Kirmizi gül demet demet
Sevda degil, bir alamet
Balam nenni, yavrum nenni,
Gitti, gelmez ol muhannes *,
Sol Revan'da balam kaldi,
Yavrum kaldi,
Balam nenni,
Kirmizi gül her dem olmaz,
Yaralara merhem olmaz
Balam nenni,
Yavrum nenni,
Ol tabipten derman gelmez
Sol Revan ' da balam kaldi,
Yavrum kaldi,
Balam nenni.
Kirmizi gülün hazani,
Agaçlar döker gazali,
Karayagizin güzeli
Sol Revan ' da balam kaldi,
Yavrum kaldi.
*Alçak, korkak, namert
Balaya, yavruya yakilan agidin öyküsü
Nenni ya! Nenni ki nenni!. Yavrum nenni! Bir demet kirmizi gülle gelen nenni!. Nasil oluyor derseniz, türkünün dilini açmak gerek…
Varip sormak gerek türküye : “Ey türkü nedir bu demet demet kirmizi gül ve de nenni!. Yavrum nenni… Balam, nenni”. Bu demet demet gül hem de kirmizisindan, sevgiliye duygu mu tasiyor? Neden kirmizi gül de kir papatyalari degil? Söyle sarili beyazli, düz sarili, öküz gözü gibi, kirdan toplanmis papatyalar degil de, demet demet kirmizi gül? Onlarin sevgi dili yok mu?. Onlar duygu simgesi gül kat… Ama bir tek!. Benim tek gülümsün, gönlümdeki yerin kir çiçekleri kadar engin, kir çiçekleri kadar zengin ve dogal, demis olmazmisin? Ama senden iyisini bilecek degiliz ya!. Kirmizi gülü seçmissin sen. Hem de demet demet…
Ha bir de “balam” meselesi var! Yavrum diyorsun… “Nenni” diyorsun “Gitti gelmez” diyorsun. Yoksa bir ananin balasina, yavrusuna çagrisi mi bu? Sol Revan'da kalan balasi üstüne mi söylenmis?. Revan, bugünkü adiyla Erivan, yani günümüzde Ermenistan'in baskenti… Türkümüze konu olan olayin geçtigi zaman ise, büyük olasilikla 17. yüzyil sonrasi… Neden derseniz, Revan Osmanlinin önemli bir ticaret merkezi o zamanlar. Ama bir ara elden çikmis, Safeviler isgal etmis. Yil 1635. Dördüncü Murat ikiyüzellibin kisilik bir orduyla Revan seferini düzenlemis. Sekiz ay, yirmi dokuz günlük kusatma sonunda, Revan yeniden Osmanli topraklarina katilmis. Eskisi gibi kervanlar gider gelir olmus. Mal götürüp, mal getirmisler… Memet de gidip gelen kervancilardan birisi… Anasinin da tek “balasi”… Tek oglu!. Erzurum yöresinde üç bes dönümlük tarlalarini ekip dikiyorlar… Yetistirdikleri ürünü de kervana katip, Revan'da satiyor Memet… Memet de Memet hani… Karayagiz bir delikanli… Tasi tutsa, suyunu çikaracak kadar güçlü. Bir de aliskanligi var Memet'in. Her aksam tarla dönüsü, bahçelerden derledigi demet demet gülleri getiriyor anasina.. Anayla ogul arasinda bir simge gibi kirmizi gül demeti… Sevgi saygi simgesi. Gülleri evinin duvarina asip kurutuyor ana… Onlara baktikça oglunu görür gibi oluyor… Hele Memet kervandaysa. Gözü gönlü kirmizi gülün kurumus, gazellesmis demetinde ananin. Rüyalari hep Memet üstüne… Revan yollarini düslüyor hep. Kimi zaman kara saplanmis görüyor kervani. Kanter içinde uyaniyor. hayra yormaya çalisiyor. Kimi geceler de toza dumana katilmis kervanin, atinin eseginin devesinin bir toz bulutu içinde kaybolusunu düslüyor. Bir hortum, yutuyor kervani. Koca kervan döne döne göge çekiliyor. Geride ne bir at, ne de bir deve, ne de insan kaliyor. Memet'i ariyor gözleri. Kara yagiz, kaytan biyik Memet, ellerini uzatiyor anasina. “Tut ellerimi” diyor. Ama ne gezer. Anasinin elleri boslukta kaliyor. Sözün kisasi günü gelip de kervan Revan'dan dönene kadar bu böyle sürüp gidiyor. Kervanin dönüsünü dört gözle bekliyor.
Bazen kisin yola saldigi oglu yazin dönüyor .Bazen de tersi oluyor . Kervanin dönüsü, bayram gibi! Kimi kocasini, kimi yavuklusunu karsiliyor. Kimi analar da oglunu. Sarilip, aglayanlar, sevinç gözyasi dökenler. Yemen seferinden döner gibi. Gerçi savas dönüsü degil ama; hastaligi sagligi var… Kari var, ayazi var!. Bir de salgin hastalik söylentisi yayilmis. Veba hastaligi kirip geçiriyor ortaligi. Ilkin bir ates sariyor bünyeyi. Kusma, iltihap, bas dönmesi. En sonunda da sayiklama. Artik kurtulusu yok. Sayiklaya sayiklaya götürüyor insani. En erken üç gün. En geç yedi gün içinde basliyor sayiklama… Kurdugu tüm dünya yok oluyor bir anda insanin. Sevgiliye özlem, alinan armaganlar. Söylenecek güzel sözler.
“Sensiz olamam. Sen benim her seyimsin. Güne seninle basliyorum. Seninle bitiyor gecem. Zaman yitirmemek gerek demistin. Oysa günler su gibi geçti. Ne bir ses; ne bir nefes. Düslerdeki yerin hariç. Oysa seninle her seye yeniden baslayacaktik. Öyle demistik. “Yasam o kadar kisa ki; hiç zaman yitirmek istemiyorum seninle olmak için”. Bunlari sen söylemistin. Sicakligin avuçlarimdaydi. Kuytu bir sokak arasi miydi?. Yoksa asiklar yoluna giriste miydi? Bir tek gözlerin kalmis bellegimde. Bir de kuslarin bitmeyen sakimalari. Ne de güzel batmisti günes. Alaca isigin, alaca karanliga dönüstügü an. Aksam günesinin, yavas yavas yok olusu muydu güzel olan?. Yoksa alaca isigin, alaca mutluluga dönüstügü an miydi en güzeli. Bahar mi kokuyordu saçlarin. Yoksa gerçekten bahar günleri miydi? Iste böyle sevgili. Ben simdi senden uzak. Seni sayikliyorum. Ellerini tutabilsem yeniden. Yüzüme dokunsa saç tellerin. Ama ne gezer!. Kuytulardan kaybolmayi severim demistin. Aniden yok oluyorsun düslerimden. Ellerim bosta kaliyor. Hem anamin hiçkirigi niye. Uzattigim ellerimi tutsa ya! Atesler içindeyim. Bildigim türküleri mirildaniyorum; yoklugunuzda.”
Gurbet elde bas yastiga gelende,
Gayet yaman olur isi garibin,
Gelen olmaz giden olmaz yanina,
Bir çalidir mezar tasi garibin.
Bir çalinin dibine gömüyorlar Memet'i. Söylenecek sözleri, sevgiliye, anasina özlemiyle birlikte örtüyorlar üstünü. Kara toprak aliyor bagrina. Gençmis… Sevenleri varmis… Anasi yavuklusu yol gözlüyormus. Ecel bu! Kimini sele, kimini yele verir. Memet'i de Revan'da vebayla yakaliyor. Sayiklaya sayiklaya gidiyor Memet. Kucak dolusu kirmizi güller elinde kaliyor. Sevgiliye özlemi de dilinde!. Artik bir çalidir mezar tasi Memet'in!. Bir tek Memet degil vebaya teslim olan. Kervanin çogu kiriliyor. Sahipsiz mezar oluyor Revan'da. Kalanlar perisan. Utangaç. Yasiyor olmaktan utaniyorlar sanki… Sanki ölenlerin sorumlusu ölmeyenlermis gibi… Agir agir Erzurum'a giriyor kervan. Analar, bacilar, sevgililer, ogullar, esler… Merakli gözlerle karsiliyor kervani. Aradigini bulan sarmas dolas. Gözyaslari hiçkiriklara karisiyor. Aradigini bulamayanlar, ilk rastladigina soruyor. “Oglum Memet'im nerede. Birlikte çiktiniz kervana. Nerede kaldi”. Sen sen ol da gel yanitla. “Ilkin kusma basladi. Sonra da bir ates. En son sayiklama basladi. Tüm sevdiklerini bir bir siraladi. Titreye titreye sayikladi. Yedi gün dayandi Memet. Sonra… Sonra bir çalinin dibine gömdük onu”. Gel de söyle bunu. Söyleyebil!. Hem de anasina… O ana deli olup daglara düsmez mi?. Avuçlarini göge açip ol tabipten medet dilemez mi?. Kirmizi gülden merhemlik istemez mi?. Karayagizin güzeli oglunu, canindan parçayi alip götüren ölüme, ilenmez mi? Ölümün hepsi kötü. Ana, baba, anneanne, dede. Hepsi kötü. Dün var olan… Soluyan, nefes alan; nefes veren. Bir anda yok artik. Yerinde yeller esiyor. Sekli semali, son sözleri, yavas yavas yok oluyor. Belleklerden siliniyor. Yasli ölümü neyse ne! “Öldü de kurtuldu” diyor insan. Ya gencecik ölümler. Muradi gözünde gidenler. Anadir, aliyor veriyor, veriyor aliyor. Oluru yok. Diline kirmizi gülleri doluyor. Ol tabipten medet diliyor. Olmuyor. Ver elini dag yollari. Dilinde türküsü. Gönlünde oglunun hayali. Deli olup daglara düsüyor. O'nu son görenler elinde bir demet kirmizi gül, dilinde “Kirmizi gül demet demet. Sevda degil bir alamet Sol Revan'da balam kaldi. Yavrum kaldi”… diye diye haykirdigini söylediler