Mesudiye’yi Canlı İzle
19 Kasım 2010
Eski Köy Düğün Geleneklerimiz – Kadir AKSU
5 Temmuz 2020
Kuru Ekmek (Golit)
2 Ocak 2019
Öyle Bir Geçer Zaman ki…
3 Haziran 2020
Yeşilce – Yeşilyurt Kültür ve Dayanışma Derneği › Forumlar › Anketler › Türkiye’nin, "bir havaalanı ve bir limanı Rumlara şartlı açması" kararı
evet arkadaslar herkese merhaba,anketimizi oylamanız ve yorumlarla katkıda bulunmanız dileğiyle
ARKADASLAR BİLGİ VE HATIRLATMA AÇISINDAN FAYDALI OLACAGINI DUSUNDUGUM MAKALEYI OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM.
Bu imzayı ben mi attım
08.12.2006 / Yiğit Bulut / Yorum
Siyasi rantınızı maksimize etme yolunda Rumları, Kıbrıs olarak tescil eden imzayı attınız ve AB süreci kesilmesin diye her türlü tavizi verdiniz. Bu imzayı attıysanız, sonrasında da AB’ye üye olan ülkelere Kıbrıs’ı eklediyseniz, limanlarınızı neden açmıyorsunuz.
Son saatlerin en çok tartışılan “limanlar açılsın mı, tek mi olsun, çift mi olsun” gibi detaylarına girmeden, hafızası fazla gelişmemiş bir topum olduğumuzu da bilerek, sizleri biraz geriye götürmek ve varolan hükümetin yaptığı bir düzenlemeyi, attığı bir imzayı hatırlatmak istiyorum.
Bu hatırlatmayı yapmadan Avrupa Birliği'nden (AB) gelen “attığınız imzanın gereğini” yerine getirin cümlesinin de bir kez daha altını çizmek istiyorum.
Gelelim konumuza, hangi imza?
O dönemde başka bir gazetede yazdığım yazıdan alıntılar ile konuyu detaylandırmak istiyorum. İşte 2004 Aralık tarihli yazıdan bazı bölümler; “… Türkiye, 'Rum tarafını Kıbrıs olarak tanısın mı, tanımasın mı?', 'Gümrük Birliği ile tanımış olur mu?' tartışmaları sürerken Resmi Gazete'de 2 Ekim 2002 tarihinde yer alan metin, bu noktada yorum dahi yapmamak için 'yer alan metin' ifadesini kullanıyorum, Bana göre tartışmayı zaten anlamsız hale getiriyor… İsterseniz metne birlikte göz atalım ve sentezi soru-cevap yöntemi ile sorgulayalım:
AB Türk tarafını dışladı
'… Karar Sayısı: 2004/7895: 24/7/2002 tarihli ve 2002/4616 sayılı Kararnameye ektir… Ekli 'Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük Birliğinin Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar'ın yürürlüğe konulması; Devlet Bakanlığı'nın 28/9/2004 tarih ve 8671 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu'nca 30/9/2004'te kararlaştırılmıştır. Türkiye ile AB Arasında Oluşturulan Gümrük Birliğinin Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar; Madde 1-3/9/2002 tarihli ve 24865 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 24/7/2002 tarihli ve 2002/4616 sayılı kararnamenin eki 'Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük Birliğinin Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Karar'ın 2. maddesinin (a) bendi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir; a) Avrupa Topluluğu'na Üye Ülkeler: …Kıbrıs… Burada geçen Kıbrıs ibaresi Rum kesimini işaret edip, taraf olarak kabul eder mi? Kıbrıs deyince Türk tarafı da kastedilmiş olamaz mı? Cevabı çok uzatmaya gerek yok; olamaz… Kıbrıs ifadesiyle işaret altına alınan başlıkta da belirtilen (Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük Birliğinin Uygulanmasına İlişkin Esaslar) Avrupa Topluluğu üyesi olan Kıbrıs'tır. Türk tarafı AB üyesi olmadığına göre bu metin Rum kesimini tek başına Kıbrıs olarak kabul etmek anlamına gelir. Dikkat ederseniz tanımak terimini kullanmadım. O daha kapsamlı tartışılması gereken bir detay. Bu ibareler 'tanımak' anlamına gelmez mi? Diplomatik anlamda gelir-gelmez kısmı benim uzmanlık alanım dışında. Yalnız bir gerçek ve bir de soru var. Gerçek; AB, Rum tarafını Türk tarafını dışlayarak Kıbrıs olarak tescil ediyor ve siz de Resmi Gazete'de yer veriyor ve hatta Gümrük Birliği kapsamı içine alıyorsanız, istemediğiniz kadar tanımıyorum deyin, siz 'o topluluğu' AB'nin istediği gibi tescil etmiş olursunuz…”
İkinci taviz dalgası
Değerli dostlar, 2004 yılının aralık ayında tespit ettiğimiz gibi durum çok açık. Varolan hükümet, Rumları Kıbrıs olarak tescil eden imzayı attı, şimdi de kalkmış “ne oldu” diyor?
Ne olduğu belli değil mi? Siyasi rantınızı maksimize etme yolunda “Rumları, Kıbrıs olarak tescil eden imzayı attınız ve AB süreci kesilmesin” diye her türlü tavizi verdiniz. Bugün durum çok açık; “bu imzayı attıysanız, sonrasında yukarıdaki kararı resmi gazetede yayınlayıp “a bendini” değiştirip “AB’ye üye olan ülkelere Kıbrıs’ı eklediyseniz, şimdi sorarlar size; neden limanlarını açmıyorsunuz diye.
Sonuç: Hükümetin çok açık bir kaygısı var; “… AB ile işler kopacak, iç siyasi risk dinamikleri tepe yapacak, içeride ciddi sorunlar çıkacak, finansal yapı bozulacak ve böyle bir süreçte cumhurbaşkanlığı seçimi zora girecek.” Bu algılama içinde yukarıdaki imza haricinde şimdi ikinci taviz dalgası ortaya çımaya başladı. Limanları açmam diyenler şimdi “birini, ikisini açalım, ne olur iş kopmasın” noktasına geldiler.
Son söz: AB içinde bir gurup “18 ay ara verelim, Türkiye’de iç siyasi hesaplaşma bitsin, kaldığımız yerden devam ederiz” fikrini ortaya atıyor. Bir gurup ise “bu hükümetten aldığımız tavizleri bir daha elde etmemiz mümkün değil, bir çıkış verelim en azından seçim sürecini atlatsınlar” görüşünde. AB içindeki büyük hesaplama bu dinamik üzerinde şekilleniyor.