kız kulesi

1 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Yazar
    Yazılar
    • #42976
      soner
      Katılımcı

      Çok eski zamanlarda, Üsküdar sırtlarında, “Aşk ve Güzellik”
      tanrıçası Aphrodite adına yapılmış büyük ve ünlü bir tapınak
      vardı. İşte, efsaneye konu olan, güzelliği dillere destan
      Hero, genç kızların rahibelik yaptığı bu tapınakta, kumrulara
      bakmakla görevliydi. Her sene, soğuk kış günleri yerini
      ilkbaharın çiçekli günlerine bıraktığında, tabiatı süsleyen,
      güzelleştiren tanrıça adına bir bayram yapılırdı. Bu ilkbahar
      şenliğine çevre şehirlerden, kasabalardan akın akın insanlar
      gelir, bayram süresince yenilir, içilir, eğlenilir; ümitsiz
      aşıklar kendilerine aşk vermesi için Aphrodite mâbedinde
      tanrıçaya yalvarırlardı. İşte güneşin insanın içini ısıttığı,
      kuşların ötüştüğü, çiçeklerin rengârenk açtığı, denizin
      kokusunu dört bir yana saldığı bir ilkbahar sabahı, Boğaz’ın
      öteki yakasında oturan Leandros adlı yakışıklı delikanlı da
      hayatında ilk kez bu bayrama katılmak üzere tapınağa geldi.
      Aphrodite onun yakarışlarını duymuş olmalı ki karşısına
      güzeller güzeli Hero’yu çıkardı. İki genç birbirlerini görür
      görmez aşık olmuşlardı. Ama aralarında aşılması güç bir engel,
      ‘deniz’ vardı…

      Leandros yaşadığı şehre dönmeden önce sevgilisine,
      aralarındaki denizin aşklarına engel olamayacağını söyledi.
      Eğer Hero, denizin durgun olduğu gecelerde kulede bir ışık
      yakarsa, Leandros yüzerek onun yanına gelebilirdi. Gerçekten
      de yaz boyunca iki sevgili denizin durgun olduğu her gece
      buluştu. Fakat güz bitti, kış yaklaştı. Ilık esintile yerini
      lodos ve poyraza bıraktı. Denizin çırpıntıları birbirini
      izleyen iri dalgalara dönüştü. Bir sabah Hero, Leandros’u
      uğurlarken artık iki kıyı arasında yüzmenin tehlikeli
      olacağını söyleyerek sevgilisine bir süre gelmemesi için
      yalvardı. Leandros istemese de O’na verdiği sözü tuttu. Ama
      Hero’ya olan özlemi gün geçtikçe büyüyordu. Kederini,
      acılarını azaltmak için her akşam oturup karşı kıyıyı
      seyrediyordu. Yine böyle bir akşam kulede yanan ışığı gördü.
      Sevgilisinin çağırdığını düşünerek kendini dalgaların arasına
      bırakıverdi. Oysa ışığı yakan Hero değil, iki sevgilinin gizli
      gizli buluştuğunu farkeden tapınak yöneticilerinden biriydi.
      Hero’ya kavuşacak olmanın heyecanı içindeki zavallı Leandros,
      bir yandan azgın dalgalarla boğuşuyor, bir yandan ışığı
      yitirmemeye çalışıyordu. Tam Üsküdar kıyılarına yaklaşmışken
      ışık birden söndü. Denizin ortasında acımasız bir karanlığa
      gömüldü Leandros. Önce rüzgârdan söndüğünü sandığı ışığın
      yeniden yanmasını bekledi, oysa ışık bir daha yanmadı. Ve
      Leandros dev dalgaların arasında kayboldu. Hero’ya gelince,
      ertesi sabah tapınağın altındaki kayalıklarda buldular onu.
      Zamanla Leandros’un kaybolduğu yerde bir kayalık oluştu. İşte
      “Kız Kulesi” Leandros’la Hero’nun anısına dikildi.

      Kim bilir belki ışığı başka aşıkların yolunu aydınlatsın
      diye!…

    • #45027
      demmet
      Katılımcı

      ben başka türlü biliyordum baba kızını korumak için yaptırmış falan die ???

1 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.