Mesudiye’yi Canlı İzle
19 Kasım 2010
Eski Köy Düğün Geleneklerimiz – Kadir AKSU
5 Temmuz 2020
Kuru Ekmek (Golit)
2 Ocak 2019
Öyle Bir Geçer Zaman ki…
3 Haziran 2020
Yeşilce – Yeşilyurt Kültür ve Dayanışma Derneği › Forumlar › Şiir & Düz Yazı › kenan özden
—Anneme ve bütün annelere—
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Kaç geceler bana ninni söylerdi
Hasta olunca oydu başucumda bekleyen
Biraz yorulmayayım, üzülmeyeyim, hemen
Alır kucağına okşardı, saçlarımı öperdi.
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Uzun kış geceleri masal masaldı
Güzel çoban kızları, iyi kalpli sultanlar
Bir suyun akışı gibi geçip gitti zamanlar
Şimdi ne o dünkü çocuk, ne de o masal kaldı.
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Yıkayan oydu mürekkep lekeli parmaklarımı
Akşam biraz geciksem yollara düşerdi
Sokağa çıkarken «Yavrucuğum üşütme» derdi.
Hemen bir kazak örerdi biraz boş kaldı mı.
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Bilirim yine kalbinde yerim anacığım
Selam sana Anneler Günü İstanbul’dan
Yeni dönmüşçesine bir akşam okuldan
Vefalı ellerinden öperim anacığım.
Ümit Yaşar Oğuzcan
ümit yaşar oğuzcana teşekkürler…
Benimle birlikte bu kent de sensizliğe isyan ediyor,sarayları,
camıleri,gökdelenleri birer birer yıkılıyor.Başka bir şehir kuruluyor…Adı İSTANBUL değil…Vazgezmek mümkün değil senden…. Can gibisin…………
YOKLUĞUNDA………….
özledim seni…
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin…
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü…
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''''git artık'''' demek
''''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''''
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden…
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek….
CAN YÜCEL
sitede can yücel hayranlarını görmek güzel,önce ertekin abi sonra sen kenan kardeşim… can yücel süper bir şair şiirlerine hastayım resmen,paylaşım için tşk kardeşim
Bak yine yağmur yağıyor
Kara bulutlar sarmış gökyüzünü
Neden yoksun yanımda.
Oysa ne çok severdin,
Benimle yağmurda yürümeyi.
Yüzünden akan yağmur damlacılarını,
Dudağına ulaşmadan,
İlk önce ben öperdim.
O karanlık gecede terk edip gittin
Sana pervane yüreğimi göçerttin
Bizimle beraber olan güneşi,
Aydınlanmamış geceleri yok ettin.
Şimdi ben bu sessiz karanlık gecede,
Tek başıma ve sensiz,
Ne halt ederim.
Şimdi hangi duvarları yumruklasam
Hangi sokak lambalarını kırsam
Şu ahmak başımı hangi taşlara vursam da,
Sana olan tutkumu yerle bir etsem.
İçerek bitiremediğim,
Şarap şişesini kırıp
Kalbimemi saplasam.
Yürüyerek bitiremediğim,
Uçsuz bucaksız sahilleri,
Bir defa olsun gülmeyen feleği
Sen yoksun diye doğmayan güneşi,
Ve inadıma çalan aşk şarkılarını,
Bir yumruk gibi sıka bilsem.
Seni unutmama yetermi………
Hiçbirşey sewdiğin kişiyi unutmaya yetmiyor cünkü onu mutlaka içinde bıyerlerde hissedıyosun sewgi aşk bu demek olsa gerek :'(
Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında… En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur. Göz yaşlarınız da, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak… Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz; “Ölmek var, dönmek yok”tur.
Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını… Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya… Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz: “Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa…” Başkalarını örnek göstermeye, “Bak onlar nasıl yaşıyor” demeye başlarsınız. Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. “Eskiden böyle miydi ya…” diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından… Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz. O, sevgisizliğinize yorar bunu… İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür. “Ya sev böyle ya da terk et” diye gürler…Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya, bir kabusa dönüşür birden… Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size… Hoyrattır, bakmaz yüzünüze… Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder. Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden… “İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için…” dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz. İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz… “Madem öyle…” nin çağı başlar ondan sonra… Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde “günah sizden gitmistir”. Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece… Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre… Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni… Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini… Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye…Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla… “Bana ne…kendi seçimi” diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre…
Ama sonra… ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden… Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi… Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye… Dönüp “Seni hala seviyorum” diye bağırmak geçer içinizden… Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz… Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem “Ne olacak sonunda” kuşkusu… Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz. Sürünür gidersiniz…
Can Dündar..
Ne kadar da zormuş beni çıkardığın o kuyuya yeniden itmen
Ne kadar da zormuş aramak güneşi gecenin çöktüğünü bilmeden
Ne kadar da zormuş sevmek seni sen hep başkasıyla birlikteyken
Ne kadar da zormuş oyunun bittiğini bilmek sonsuza kadar sürmesini dilemişken
Biliyor musun bu pişmanlık duygusuyla kıvranmak ne kadar da zor!
Biliyor musun her gece yastığının yaşlarla ıslandığını kimseye belli etmemek ne kadar da zor!
Biliyor musun senin başkasına ait olduğunu bilmek ne kadar da zor!
Biliyor musun seni hala bu kadar çok severken seni unutmaya çalışmak çok zor!!!
Bunların hepsinin olmasına benim izin verdiğimi bilmek
Hayatımın en güzel dakikalarını yaşadığım o günü kafamdan silmek
İçim kan ağlarken başkalarını da üzmemek için gülmek
Ne kadar da zormuş seni sevmemem gerekirken seni sevmek
Ne kadar da zormuş aşkınla öyle mutluyken şimdi kahrolmak mahvolmak
Ne kadar da zormuş ben kendimi o büyük sona hazırlarken
O sonun şu an önüme serildiğini anlamak
Ne kadar da zormuş sen hep yanımdayken sensiz olmak
Bilmiyorsun seni ne kadar çok sevdiğimi
Bilmiyorsun senin için neler feda ettiğimi
Bilmiyorsun senin için nelere katlanabileceğimi
Ve bilmiyorsun seni unutmanın seni sevmek kadar zor olabileceğini&&
Ama ben biliyorum senin beni hiçbir zaman sevmediğini
Ama ben biliyorum senin için hiçbir şey ifade etmediğimi
Ama ben biliyorum bütün bunlara hiç değmediğini
Bunları bile bile seni hala sevmek ne kadar da zormuş
Keşke söyleseydim sana hemen gözlerimin senden başkasını görmediğini
Keşke izleseydim biraz daha henüz bu kadar canımı yakmazken gözlerini
Keşke bilseydim bu aşkın bu kadar çok acı verebileceğini
Ne kadar da zormuş bir zamanlar beni öyle mutlu ederken şimdi böyle çok ağlatman beni
Zaman geçiyor yelkovan ilerliyor
Ama açılan yaram kapanacağına daha da genişliyor
Hayat neden yine bu kadar anlamsız geliyor
Bütün bir hayatımı kırık bir dala bağladığımı bilmek ne kadar da zor
Uykusuz bir geceye daha merhaba!
Güneşsiz bir sabaha daha merhaba!
Sensiz bir güne daha merhaba!
Ne kadar da zormuş birden bire her şeye demek elveda!
Ama artık uykusuz son gecem bu!
Bir gün yine güneşin doğacağını bildiğim ilk gecem!
Sensiz de yaşamaya çalışmam gerektiğini anladığım bütün gecem!
Ne kadar da zormuş ağlamak gülmeyi bu kadar da çok hak ederken!
Bir gece düşer yıldızlar göz yaşlarım gibi
Bir gece kaybolur ay yüreğimdeki bu acı gibi
Bir sabah olur sımsıcak, yaşadığım ve yaşayacağım mutluluklar gibi
Ne kadar da zormuş bu kadar kolayken çok zor sanmak her şeyi!!!
…………………. :'(
Gecenin bir yarısı,
Gördüğün rüyâlardan,
Uyanıp utandın mı ?
Gök yüzüne bakıp,
Yıldızları gözlerinin ,
Yerine koydun mu ?
Bulutlar ağlattı mı seni ?
Benzettiğin birinin,Arkasından koştun mu?
Her sabah,
İşte bu sabah diye,
Umutla uyandın mı ?
Hayâllerin uzandı mı,
Yanına sere serpe…
Bir gözünde hasret dolu,
Diğerinde yokluk
Sağnak oldu mu ?
Senin yerine,
Göz yaşların dudaklarını
Öptü mü?
Koparıldın mı dalından
Henüz olmadan..
Üşüdün mü ?
Sarıldın mı?
İsyanlarına sen diye..
Sevgi kırıntılarında,
Eşelendin mi?
Yapıştın mı ?
Hayatın bir kıyısına
Düşmek istercesine…
Söyle !
Sen hiç sensiz kaldın mı ?
SENİ SEVİYORUM !..
Duyuyor musun birtanem? ?
Dün gece yine sendin aklımda
Bir hüznün çıkmaz sokalarında
Gözyaşı oldu hasretin
Ilık bir buse gibi süzüldü yanaklarımda
Yanaklarım kırmızıydı, küskündü aynalara
Ne zaman karşılaşsak sen bakardın onlardan
Başıboş hoyrat aynalardan
Önce ilk sarıldığımız yere gitti duygularım
Bu gün gibiydi yaşadığımız küllenmemişti
O bir ömürdü sanki, ölmeye değerdi
Sonra gözlerin geldi aklıma, güzelliğin
Başımı döndüren mey gibiydin sen
Şelaleler akardı içime gözlerinden
Ardından öksüz kalırdım sanki giderken
Yinede yorulmazdım sensizliğe
Sensizlik ki darağacım, sensizlik ki paramparçayım
Ellerim seni arıyor bu gece, gözlerim gözlerini
Şarkılar hüzünlü, şarkılar buruk
Yoksun ya bu şehir yorgun, bu şehir vuruk
Seni arıyorum inadına gecelerde
Karanlıklar üstüne yemin ederim
Işığım sensin! !
Seni seviyorum birtanem diyorum söyletensin
Basit bir aşk öyküsü değil ki bu
Saman alevi değil ki
Cehennem alevi sanki susuzum
Sensiz mutsuzum
Artık sabah olmayacak uykusuzum
Artık sensiz yaşanmayacak
Yaşıyor sanma beni sadece varsayımım
Sana bağımlı varlığım
Yokluğun ise tükenişimdir
Bir umudu katleder bin umudun olurum
Senin gibi ulaşılmazdır benimde gururum
Duyuyor musun birtanem? ?
Dün gece yine sendin aklımda
Aldın aklımı başımdan gittin
Canımı da aldın yüreğimden
Canımdın sen! !
Vazgeçilmezim, tartışılmazım
Yalnızlığımın sebebi, acılarımın denizi
Esirinim işte bu gece vakitleri
Kollarımda sensizliğin kelepçeleri
Yüreğimde sevdanın zincirleri
Bağlanmışım sana ayrılamam
Görmeden yaşayamam o gözleri
, Bir gemi kalkıyor rıhtımdan
Dinle bak sesini, bu son seferi
Veda türküsüne benzer düdük sesi
Ardından mendil sallayanlar
Boşuna aslında boşuna ağlayanalar
Dönüşü olmayacak bu yolculuğun
Bende gidiyorum birtanem, umutlarım yanımda
Geriye bıraktığım limandaki ayak izleri
Ve haykırışım enginlere
Sen; dalgalardan dinle artık sesimi
Sahilde bekle beni
Bir garip martı görürsen gözleri yaşlı! !
Randevusu varmış gibi ecelle telaşlı! !
Bil ki; bir tutam sevgi yolluyorum sana
Bil ki; ağlıyorum uğruna
O zaman son kez de olsa hatırla beni
Cansız bedenime can istiyorum
Canımsın sen, SENİ SEVİYORUM
Ali Aydoğdu
SEVGİN YALANMIŞ
Bitanem bu siirim sana
sakin seviyorum deme bana
inanmiyorum artik senin yalan askina
birak beni, bu kadar aci yeter bana
hergün hasretinle yanarken
senin icin gözyasi dökerken
sen baskasiyla gezerken
iste o an öldüm ben
Gercekten cok sevmistim seni
sen beni hic sevmemissin belli
senden istemistim sadece kücük bi sevgi
onu da cok gördün
birgün pisman olacaksin
sana verdigim sevgiyi kimsede bulamicaksin
bilki cok gec kalacaksin
utancindan yüzüme bile bakamiyacaksin
sana son sözüm:
sözlerin gibi kendinde yalansin
belki arkadamdan gülersin
tabi o an yanliz kalacagini bilemessin
ama benim cektigimi sende elbet cekeceksin
NEDEN SEVDİM SENİ?!
Çünkü kendi yaşam yolculuğun için
Ne varsa gönlünce değerli olan
Gökkuşağı gibi saydam ve yalın
Yüreğini yüreğinle bana yansıttın
Çünkü yolu senin yoluna karşıt
Nice ayrı dünyaların insanlarını
Anladın yıllardır sevecenlikle
Hepsine de dost elini uzattın
Çünkü umutları da, hüzünleri de
Ne güzeldi seninle başbaşa yudumlamak
Yaramaz çocuklar gibi kıvancımı da
Acılarımı da sevgiyle paylaştın
Çünkü seviyorsun sen öz varlığını
Tüm ruhunla önemsiyorsun kendini
Her uzatışında sevgiyle ellerini
Kalplerimizin sıcaklığına alıştın
Çünkü doğal akışında yaşamın
Barış adına dirlik düzenlik içinde
Özenle, sevginle, yüce gönlünce
Yeni dünyalar yaratmaya çalıştın
Çünkü sen insanca onurunla varsın
Gözyaşımı sildin saf duygularınla
Sevda türküleri gibi rengarenk
Açtın bana, benliğime karıştın
İşte ben bütün bunlar için sevdim seni
Ölünceye kadar da seveceğim seni…
kardeş bunu senmi yazdın demicem sen yazmıssın belli
Bilir misin yalnızlık ne demek?..
Bilir misin gökyüzündeki yıldızlardan medet ummayı?.. Uzattın mı elini bir yıldız boyunca, belki tutarım diye farkında olmadan?.
Uykusuz kalmayı bilir misin sabaha kadar?. Hiç küstün mü hayata?. Aslında kendindir küstüğün küçüğüm?.
Kapatıp gözünü hayaller kurduğun oldu mu geleceğe dair?. Bazen küçük bir masumiyet belirir tebessümünde, bazen gözünde hırçın bakışlar.
Kızdın mı kaderine günlerce?. Kendini tanıyamadığın oldu mu hiç?.Bazen cesaret edemeyen konuşmaya ve bazen de hiç susmayan sen.
Sevdin mi birini?. Her yağmur yağışında saatlerce bekledin mi sevdiğini pencerenin önünde?.
Bir yudum sevgi dilendiğin oldu mu, sert bakışlardan?. Yaslanacak bir omuz aramadın mı?. Birden güldüğün oldu mu sebepsiz?. Her şiirde kendinden bir şeyler bulmadın mı hiç?. Rüyalarda yaşadığın oldu mu hayatını, istemediğin oldu mu uyanmayı?.
Baktığın ama göremediğin oldu mu etrafı?. Ufak bir sorunu büyütüp ölmeyi de mi istemedin hiç?.
Sebebini bilmediğin bir ağırlık çökmedi mi üstüne?.
Büyüdüğünü fark edip zamana düşman oldun mu?.
Hecelerin az geldiği, kelimelerin yetmediği oldu mu duygularını anlatmaya?.
Ağladığın oldu mu sebepsizce sabaha kadar?. Belki sen ağlamayı bilmiyorsundur , sevmeyi bilmediğin gibi.
İki damla yaş değildir ağlamak. Önce hüzünlenmek, sonra düşünmek, hayal etmek.. Anıları yasamak, büyük bir özlem içinde o küçük oyuncak bebeğe sarılmak.
İste budur ağlamak ve yeniden yasamak.
Camın kenarından dışarıda son gücene kadar camları tırmalayan yağmura öylesine bakar dururum
Evimin içini ısıtan sıcaklıktan bir haber üşür durur bedenim nedensizce..
Kendi yansımama bakarken altüst olmuşluğumun dağınıklığında
kendimin umutsuzca kayboluşunu izliyorum camın buğusunda…
Arkadan bi dokunuş hissederim belime sarılan
kokumu içine çeken ve soğuktan çaresizce titreyen bedenemi ısıtan bir öpücük iner omuzlarımızdan aşağıya
İstemeden sıcak bir gülümseme yayılır soğuktan kuruyan dudaklarıma
Dönüpte arkama o sıcaklığa hissetmek isterken hayal kırıklığım olur sadece hissettiğim ve sarıldığım…
Dönüpte arkama sen diye sarıldığımda sadece iki üç parça kırılan eşyelar sarar beni kollarıyla..
Dağınıklığın ortasında durupta seni ararken
yanlızlığımla beraber birden boşalmış dolabın gelir aklıma bir kaç valize sığdırdığın…
O zaman anlarım ben sadece yanlızlığımla yaşamışım hayallerimi ve seni..
Gerçeklikle gelen soğuk yayarken tüm bedenimi hafif bir sıcaklık yayılır
bedenime gözümden akan iki kocaman umutlusuzluğun gözyaşıyla…
Sıcaklığın yükselttiği ruhumla ulaşırken gökyüzüne dağınık ew silinir hafızımdan
Boş dolabın ve arkana bakmadan gidişinse sadece acıtır canımı..
Ebedi yanlızlığın yükselişinde ve göklere ulaştığında cansız ruhum
geriye benden sana tek bir şey kalır…Oda sana vermiş olduğum sonsuz sevgim…
Ve canımı acıtan terkedişin…
:'( :'(
Genc adam ellerinde bir buket cicek, sahile kosarak geldi… Gozleri soyle bir sahilde gezindi, aradigini goremeyince ilk gordugu banka oturup sevdigini beklemeye basladi. Ellerinde her zamanki ciceklerden vardi. Sevgilisinin en sevdigi cicekler bunlardi. Kirmizi , kipkirmizi, kan kirmizisi guller… Sanki dalindan yeni koparilmis gibi tazeydiler, buram buram kokuyorlardi, sevgi kokuyor, ask kokuyor en onemlisi de ozlem ve hasret kokuyordu guller…
Hepsinin uzerinde damlalar vardi. Sanki agliyor gibiydiler. Genc adam gullere bakti, sanki onlarla konusuyormus gibi, “Neden agliyorsunuz, bakin ben ne kadar mutluyum” dedi.
Az sonra sevdigini gorecegi icin kalbi yine deli gibi atmaya baslamisti. Ne zaman onu dusunse, onunla bulusacagini hayal etse kalbi ayni boyle yerinden cikacakmis gibi oluyordu. Senelerdir birbirlerini sevmelerine ragmen ikiside sevgisinden hic bir sey kaybetmemisti..
Onlari hic bir sey ayiramazdi…
Ne hasret, ne ayrilik, ne de olum…
Genc adam telasla saatine bakti. Sevdigi yine gec kalmisti, 1 dakika gece kalmisti. Ustelik o, sevdigini bekletmemek icin dakikalarca once kosarak geliyor, onu beklemeyi bile seviyordu. Ama sevdigi her zaman bunu yapiyordu. Devamli kendisini bekletiyordu. Herkesin bir kusuru olurmus diye dusundu…
Ve gozlerini onundeki ucsuz bucaksiz denizlere dikti.. Denizin sonu yok gibiydi, tipki sevdigi kiza karsi olan aski gibi denizinde sonu yoktu. Sonsuzluga uzaniyordu. Aslinda bugun onlar icin cok ozel bir gundu. Kendi aralarinda soyleneceklerdi. Delikanli once bunu sevdigine acmis, sonrada gidip iki yuzuk almisti. Bu kadar onemli bir gunde bari onu bekletmemeliydi.. Ama alismisti artik beklemeye, zarari yok biraz daha beklerim diye dusundu. Gullerin yapraklari nedense hala yasli idi. Bir turlu anlamiyordu onlari. Her sey bu kadar guzelken neden agliyorlardi ki?
iste az sonra sevdigi gelecek, ona sarilacak, kucaklasacaklardi… Sonra soz yuzuklerini takip, evlilige ilk adimlarini atacaklardi.
Genc adam oyle heyecanliydi ki sevdigine kavusmak icin can atiyordu…
Martilara bakti, birbirleriyle oynasip, ucusan martilara… Ne kadar guzel dansediyorlardi havada.
Tekrar saatine bakti genc adam. Endiselenmeye baslamisti. Sevgilisi yine gec kalmisti, hem de cok… Bu kadar gec kalmamasi gerekiyordu. iste her gun burada bulusmak icin sozlesmiyorlar miydi? Her gun sahilde, martilara bakarak, denizin onlara anlattigi masallari dinleyerek birbirlerine sarilip hasret gidereceklerine soz vermiyorlar miydi? O zaman neden gelmemisti yine??…
Aklina kotu dusunceler gelmeye basladi. Hayir.. hayir.. olamazdi.
Sevdigine bir sey olamazdi.
Onsuz hayat yasanmazdi ki…
O olse bile devamli benimle yasar diye dusundu genc adam. Bunun dusuncesi bile hos degildi. Gozlerini yere indirdi. Gozyaslarini kimsenin gormesini istemiyordu.
Zaten nedense etrafindaki insanlar ona sanki kacik gibi bakiyorlardi. Rahatsiz olmaya basladi bakislardan.
Artik bikmisti… Yine sevgilisi geldi aklina.. Neden gelmedi acaba diye dusunmeye basladi. Gozlerini kapatti.
7 sene oldu dedi. 7 senedir her gun bu sahildeydi, sevdigini bekliyordu. Daha fazla dayanamadi. Kalbi parcalanacak gibi oluyordu. Gozlerinden 1 damla daha yas gullerin uzerine damladi…
Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben onun evine gideyim diye mirildandi…
Hic olmazsa gulleri her zamanki gibi yanina koyar, ona vermis olurdu…
Genc adam ayaga kalkti. Sevdigiyle bulusmak uzere, yesil tepenin ardindaki kabristana dogru yurumeye basladi..
ADINI BİLMEDEN SEWDİM…..
Ben, seni; adını bilmeden sevdim. Ve, “var”lığınla gülüşünü…
Ben seni, yaşını bilmeden, gözünü-kaşını bilmeden sevdim.
Ve, “yar”lığa süzülüşünü.
Ben seni, sesini duymadan sevdim…
Ve duymadan nefesini.
Ben seni adını bilmeden sevdim…
Ama; sevdim!..
Üşüyüşünü sevdim…
Üşüyüşünü sevdim onüçüncü ayın ilk günü;
“Gel, ısıt” deyişini!..
Bekleyişini sevdim beşinci mevsimin gün bitimlerinde, bilerek gelmeyeceğimi…
Akşam alacalarının gönlüne yürüyüşünü sevdim…
Ve, kıpırtısız, karanlığa gömülüşünü sevdim.
Bir de;
“Gel, ışıt” deyişini!..
Ben seni, adını bilmeden sevdim.
İhtiyacım… Cevabım…
İsimler koydum sana; bahar yelim, çiçek tarlam… Gökkuşağım, ışığım… Kuşkanadım, pembe rüyam, çiy tanem…
Seni, adını bilmeden sevince öğrendim; seni sevmek için gerekmiyordu ismini bilmem…
…Sevdim işte!
Ben, seni; yaşını bilmeden sevdim… Yani bilmeden sevdim deden yaşında mıyım, torununla akran mı!
Ben seni, gözünü-kaşını bilmeden sevdim.
Ben seni, sesini duymadan sevdim.
Ve hatta öğrenmeye korkarken, bilmeye kıyamazken seni…
…seni sevdim.
Seni sevdim.
İçime salıncaklar kurdum gönlümün ipleriyle…
Oturdun, sallayamadım; dokunurum diye korkumdan!
Dolaştın boynuma bir sarmaşık gibi; okşayamadım.
…Koklayamadım!
Dalgalarını taramamış olan parmaklarım yabancı saçlarına…
Ve hâlâ bilmiyorum, gözlerin ne renk?.. Hangi yıldızlar mahpus içinde?
Ve ben sana hâlâ seni sevdiğimi söyleyemedim!..
Ama ben seni; adını bilmeden, yaşını bilmeden… Yüzünü bilmeden, sesini bilmeden…
…seni bilmeden sevdim.
Seni, “bilmeden” sevdim!
Senin olmadığın ve benim olmadığım bir sokaktaki köşebaşında çarpıştı duygularımız!
Döküldü içindekiler ve döküldü içimdekiler…
Sen yoktun orda ve ben de yoktum;
Ama sevda vardı!
Ve, ben; seni adını bilmeden sevdim
Muammer Erkul
AĞLADIM
Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde,
Bu gece yine için için yanıyorum,
Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum,
Seni, gidişini, sevişini, herşeyini…
Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim,
Yaptıklarını hatırlayıp, pişman oluyor…
Seni düşünüyorum bu gece, karanlık gökyüzünde…
Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum,
Onları sana benzetiyorum,
Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali…
Dedim ya, seni düşünüyorum bu gece,
Beni sevdiğini, bana nasıl baktığını, bana nasıl güldüğünü,
Ellerimi nasıl tuttuğunu, ellerini nasıl tuttuğumu,
Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını
Ve birgün ansızın bırakıp gidişini…
Son vedanı hatırlıyorum, gözlerime ağlarcasına baktığını,
Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum,
Bir daha çıkamasın diye…
Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin,
Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın, gitsin?
Gittin son bir veda ile gözü yaşlı,
Elimde kolyen, ardından dakikalarca baktım, ağlamaklı,
Sıkıldım, üzüldüm, perişan oldum ama ağlamadım…
Ağlayamadım, engel oldu gururum, engel oldu aşkım,
Uzaklara gittin, belki birdaha asla geri dönmemecesine,
Özledim seni deliler gibi, özlüyorum hala…
Sen bir yerde ben bir yerde, yinede sönmedi sevgimiz,
Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz…
Hep seni hayal eder, hep seni düşünürdüm,
Sesini duyunca yaşar, duyamayınca ölürdüm,
Aradın beni aylarca bir sevgi uğruna,
Ne yazık ki, ihmal edildin bir hata uğruna,
Kırıldın, ağladın, affettin ama hep sevdin,
Beni sevdin gülüm beni, kalbi kırık bir vefasızı,
Yine ihmal edildin yine unutuldun bir hiç uğruna,
Yine kırıldın, yine ağladın, yine affettin…
Bir daha unutuldun, sevdanla başbaşa bırakıldın,
Yine kırıldın, yine ağladın ama bu sefer affetmedin…
Sevdiğini en mutlu gününde öldürdün,
Ve ardına bakmadan gittin…
Beni benle başbaşa bıraktın, yıkıldım, üzüldüm, kırıldım…
Senden ayrılınca kaldım çaresiz, sevgisiz ve birde sensiz,
Hep sensizdim zaten ama şimdiki kadar asla değil…
Parçalanmış bir kalbe sahip oldun mu sen hiç?
Parça parça edilmiş, yıkık ve virane,
Bir o kadarda vefasız…
Önceleri üzüldüm, yıkıldım ama asla ağlamadım…
Geldi geçti deyip senide gözlerin gibi kalbime gömdüm…
Unuttum dedim, unutacağım dedim,
Unutamıyorum dedim, UNUTMAM dedim…
Önce gözlerin sonra sen çıktın kalbimden,
Bir vicdan azabıdır başladı ölü yüreğimde,
Hiçbir şey kalmadı, senden başka kalbimde,
Hatıraların, gözlerin ve sözlerin…
Şiirlerini getirdiler bana,
Beni öldüren şiirlerini…
Vefasız dediğini duydum, yıkıldım,
Düşündüm seni gecelerce daima tek başıma,
Şiirlerin öldürdü, hasretin yaktı yüreğimi,
Kırıldım, üzüldüm, yıkıldım ve en sonunda ağladım…
3 kişi ağladık sana; ben, kalbim ve gözlerim…
Sana yandım, seni sevdim, seni hatırladım heryerde…
Belki birgün sesini duyarım umuduyla
Telefon bekledim günlerce,
Telefon gelmeyip sesine hasret kalınca
Ağladım ağladım,
Sana yaptıklarımı ancak o zaman anladım…
Duydum ki kalbini vermemişsin kimseye,
Olurda içinde görürler beni diye…
Benim kalbimide istediler, ama vermedim kimseye,
Olurda içinde seni görürler diye…
Gökyüzü yıldızlar ile doluydu, ben hep seni düşünürken,
Hüzün yıldızları koydum adlarını, seni hatırlatıyorlar diye,
Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın,
Hep göz kırpardın uzaktan, sessizce,
Bense hep seni bekledim kırık kalbim, yaşlı gözlerimle…
Bazen hayallere dalıyorum, seni düşünüp ağlıyorum,
Seni ve sevgini arıyorum hep kalbimde…
Düşmüyor adın hiç dilimden,
Öleceğim gülüm bir gün ben,
Senin sevginden, senin derdinden…
Bir gün göreceğim yine belki seni,
Seni, beni unutmuş, benim olmayan seni…
İşte o an aşkımın gözyaşlarını hatırlayacağım,
Ve yine bir köşeye oturup ağlayacağım…
Yemin ettim senin üstüne sevmeyim başkasını diye,
Ve heryerde, her zaman tekrarlıyorum yeminimi;
Seni unutmam için öldürseler bile,
Karşılık olarak dünyayı verseler bile,
Darağacı kurup idam etseler bile,
Senden başkasını asla sevmeyeceğim..
:'(
YANIMDA OLSAN…
Askin benden de ote”
Cok uzaklarda
Oyle doluyum ki bu gece
Yagmurlar bile yarisamaz gozyaslarimla
Nasil istiyorum o kara gozlerini bu gece
Yuzun degse keske yuzume sessizce
Kollarinda uykuya dalsam
Hic uyanmasam
Ya da dudaklarin uyandirsa gozlerimi
Senin oldugun sabahlara
Bir bilsen nasil ihtiyacim var sana
Bu gece!
Donsen o kose basindan
Gelsen o erisilmez uzaklardan
Keske bu gece yanimda olsan
offfffff offffffff
Gittinde ne oldu sanki, sensiz yaşamamın anlamı kalmadı inanki
sandığımdanda zormuş bu ayrılık acısı
çekilmez oldu oldu artık bu aşkın sancısı
dünyamı kararttın zından oldu hayatım
sözümü tutamadım seni unutamadım
halen alışamadım sensiz günlereeeee
aldığım nefeslere kırılan kalbime yıkılan hayallerime
yok olan gençliğimeee göz göre göre kaybolan geleceğime
gece gündüz düşlerimdesin sen heryerdesin herşeyim sensin
yeter artık nerdesin
gelde bitsin artık bu kabus bu korku bu hasret bu çile bu feryat
bu ceza bu dertler bu azap bu isyan bu sızı bu gözyaşı
gelde bitsin artık bu dertler……..