2007 Dünya Mevlana yılı

  • Bu konu 4 yanıt içerir, 4 izleyen vardır ve en son 19 yıl önce lubimaya tarafından güncellenmiştir.
4 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Yazar
    Yazılar
    • #42953
      soner
      Katılımcı

      2007 Dünya Mevlana yılı
      Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önerisini değerlendiren UNESCO, doğumunun 800. yılında Mevlânâ’nın, tüm üye ülkelerde anılmasına karar verdi.

      Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen, Mevlânâ’nın doğumunun 800. yılına denk gelen 2007’nin ‘Dünya Mevlânâ Yılı’ olması konusunda Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu’na (UNESCO) öneri sunduklarını açıkladı. İsen, “Önerimiz olumlu yanıtlandı. Bir anlamda 2007 yılı ‘Dünya Mevlânâ Yılı’ ilan edildi.” dedi. Bu kararın ardından çalışmalara ağırlık verdiklerini belirten İsen, 2007 yılında Konya’da gerçekleştirilecek Mevlânâ’yı Anma Etkinlikleri’nin dünya genelinde 1 yıla yayılacağını söyledi. Uluslararası Mevlânâ Vakfı Başkanı ve Mevlânâ’nın 22. kuşak torunu olan Faruk Çelebi de Mevlevîlik kültürünü dünya kültür mirasları arasına dahil eden UNESCO’nun, 2007 yılının ‘Dünya Mevlânâ Yılı’ olması yolundaki kararını da olumlu bulduğunu söyledi. Çelebi, Dünya Mevlânâ Yılı konusunda İran ve Afganistan’dan da destek aldıklarını dile getirdi. Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araştırma ve Uygulama Merkezi (SÜMAM) Müdürü Yard. Doç. Dr. Nuri Şimşekler de, UNESCO’nun aldığı kararın, Mevlânâ ve Mevlevî kültürünün dejenere olmadan gelecek kuşaklara aktarılması açısından önemli bir adım olduğunu kaydetti.

    • #44894
      demmet
      Katılımcı

      felsefeyi kapabilirsek ne mutlu bize

    • #44895
      KeN@N ÖZDEN
      Katılımcı

      Mevlananın 7 Öğüdü

      Cömertlikte yardım etmede akar su gibi ol

      Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,

      Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol..

      Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,

      Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol,

      Hoşgörülükte deniz gibi ol,

      Ya olduğun gibi görün…

      Ya  göründüğün gibi ol…

      Bu sözler herseyi anlatıyor zaten…….

    • #44896
      demmet
      Katılımcı

      MEVLANA İLGİLİ ÇOK GÜZEL SİTELER YAPMIŞLAR TAVSİYE EDERİM…

    • #44897
      lubimaya
      Anahtar yönetici

      Madem konu açıldı tanıyalım istedim…

      Mevlâna Hazretlerinin Hayatı:

      Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur.
      Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında “Bilginlerin Sultanı” ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.

      Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'l-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'ten ayrıldı.

      Sultânü'l-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaşmıştır. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.

      Sultânü'l-Ulemâ Nişâbur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâbe'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldi. Karaman'da Subaşı Emir Musa'nın yaptırdıkları medreseye yerleşti.

      1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'l-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldı. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adında iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun' u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi.

      Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devletinin egemenliği altında idi. Konya ise bu devletin başşehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve devletin hükümdarı Alâeddin Keykubad idi. Alâeddin Keykubad, Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi.

      Bahaeddin Veled, sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldi. Sultan Alâeddin onu muhteşem bir törenle karşıladı ve ona ikametgâh olarak Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni tahsis etti.

      Sultânü'l-Ulemâ, 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi seçildi. Günümüzde müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'na bugünkü yerine defnedildi.

      Sultânü'l-Ulemâ ölünce talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Medrese kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu.

      Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'te “mutlak kemâlin varlığını” cemalinde de “Tanrı nurlarını” görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî'nin yerini doldurmaya çalıştılar.

      Yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadrettin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı.

      Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen “Şeb-i Arûs” diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.

      “Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir”

      daha fazla ayrıntı için tıkla

      not:alıntıdır…

4 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.