Oluşturulan forum yanıtları
- YazarYazılar
- 29 Ağustos 2007: 09:11 #53225
- 28 Ağustos 2007: 14:44 #53220
ilknur
Katılımcıotobüs ama belediye otobüsü
çünkü daha hızlı gidiyorlardenizmi havuzmu ?
- 27 Ağustos 2007: 10:49 #53190
ilknur
Katılımcıbu neeeeeee
istemez pasta falan
kalsınnn - 30 Temmuz 2007: 14:06 #47219
ilknur
Katılımcı12 agustos herkese uygunmudur
- 27 Temmuz 2007: 14:45 #47214
ilknur
Katılımcıadım yazılmış
- 13 Temmuz 2007: 05:32 #47861
ilknur
KatılımcıKararsızım şekerim…
Kim olduğundan şüphelenip, DNA testi yaptırmıştı bazı arkadaşlar…
“Biz Kimiz?” diye.Hatırlarsınız…
Bizim memlekette yapılan ankette, biz Türkler “etnik grup” çıkmıştık!Zaten, aslında Türkler'e Türk denemeyeceğini, dense dense, Türkiyeli denebileceğini demişlerdi…
– Kimsin?
– Türk'üm.
– Olmadı.
– Ya nasıl olacak?
– Türkiyelisin, öyle de.
– Demezsem?
– Faşistsin!
– Manyak mısın kardeşim…
– Irkçısın o zaman.Çok da sağlam verilere dayanıyordu yaptıkları araştırma… Mesela, 50 bin kişiyle konuşup, 210 bin Gürcü bulmuşlardı… Tek tek konuştuklarının 4 katı!
Gürcistan bile şaşırmıştı.Neyse…
Şimdi aynı marifetli tayfa, yeni bir “bilimsel araştırma” yayınlıyor.
Sonuçlar şöyle…Nurcular bölünmüş…
Fethullahçılar, AKP'yi destekliyormuş… Yeni Asyacılar, Demokrat Parti'yi.
Kadiriler de bölünmüş…
Kuşçuoğlu kanadı AKP'li… Öbür Kadiri şeyhinin ise, kendi partisi var, BTP.
Süleymancılar, iki biradermiş…
Biri, AKP milletvekili; gene aday…
Diğeri, Demokrat Parti'den milletvekili adayı; daha önce Refah'tan milletvekili, ANAP'tan da bakan olmuş.
Menzil tarikatı, AKP'liymiş.
“Bilimsel araştırma”nın bazı başlıkları da şu şekilde… Nakşiler, hangi partiye kaydı? Cüppeli Hoca, kime oy verecek? Hangi şeyh, kimi parti lideri yaptı?Bu ve bunun gibi satırlar…
Gayet normalmiş gibi yazılıyor.
Normalleştiriliyor…
Ne zaman?
2007'de.Git, 1925'e…
“Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz” demiş Gazi.Dön, 2007'ye…
Türkler “etnik…”
Tarikatlar “iktidar…”Hâlâ, “ay çok kararsızım şekerim, acaba kime oy vereyim” diye düşünenler var bu ülkede.
NOT: Atatürkçü Düşünce Derneği'ni ziyaret eden Amerikan Elçiliği yetkilisi, “Cumhuriyet mitinglerini hangi parayla finanse ettiniz” diye sormuş… Birincisi, sana ne? İkincisi, anamı da aldım geldim, sadece iki otobüs biletine maloldu. Du yu andırsitend?
SABAH GAZETESİ , YILMAZ ÖZDİL
- 6 Temmuz 2007: 15:16 #53084
ilknur
Katılımcı…
- 6 Temmuz 2007: 15:13 #53083
ilknur
Katılımcı…
- 6 Temmuz 2007: 15:12 #53082
ilknur
Katılımcı…
- 6 Temmuz 2007: 15:09 #53081
ilknur
Katılımcı - 5 Temmuz 2007: 11:31 #50802
ilknur
Katılımcızaten sadece masal bunlar, ancak kitaplarda okuyabiliriz, hele ki şimdi çok zor
şimdilerde 15dk fazla uyku, sevgiliyi görmeye tercih ediliyor
kadırıyorlar bizi masallarla, bizde gerçekle karşılaşınca kalakalıyoruz
- 2 Temmuz 2007: 07:36 #50760
- 2 Temmuz 2007: 07:22 #44547
ilknur
Katılımcıdoğum günün kutlu olsun ayşegül
- 30 Haziran 2007: 15:36 #50757
ilknur
Katılımcısürermi bu kadar ???
- 30 Haziran 2007: 15:25 #50800
ilknur
KatılımcıNe sen Leyla’sın ne de ben Mecnun
Ne sen yorgun ne de ben yorgun
Kederli bir akşam içmişiz sarhoşuz hepsi bu.Ne sen bulutsun ne de ben yağmur
Ne sen mağrur ne de ben mağrur
Hüzünlü bir akşam susmuşuz durgunuz hepsi bu.Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan, sonradan
Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan - 29 Haziran 2007: 11:20 #53128
ilknur
Katılımcı - 29 Haziran 2007: 10:06 #53126
ilknur
KatılımcıTopluluk bizim yanımıza geliyor. Susacak olsak, incinirler. Bir şey söyleyecek olsak, onlara göre söylemek lazım geldiğinden o zaman da biz inciniriz
· Ümit, güvenlik yolunun başıdır.
· Kuş seslerini öğrenen kimse, kuş olmadığı gibi aynı zamanda kuşların düşmanı ve avcısıdır.
· Dert, insana yol gösterir.
· İman, namazdan daha iyidir. Çünkü namaz beş vakitte, iman ise her zaman farzdır.
· İki canlı kuşu birbirine bağlasan, dört kanatlı oldukları halde uçamazlar, çünkü ikilik mevcuttur.
· Sokak köpeğine ister altın, ister yünden tasma tak, yine sokak köpeği olmaktan kurtulamaz.
· Cübbe ve sarık ile alimlik olmaz. Alimlik, insanın zatında bulunan bir hünerdir.
· Değil mi ki gönül mutfağında yemekler tabak tabak, peki ne diye aşağılık kişilerin mutfağına kase tutacakmışım?
· Hangi tohum yere ekildi de bitmedi, ne diye insan tohumunda böyle bir şüpheye düşüyorsun?
· Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar.
· Sus artık yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma. Çünkü bize, kırıkları sarıp onarmak,
sırları örtmek yaraşır.
· Altın aramıyorum, altın olmaya yeteneği olan bakır nerede?
· Varlık peteğini ören arıdır. Arıyı vücuda getiren mum ve petek değildir. Arı biziz. Şekil sadece bizim imal ettiğimiz mumdur
· Dünya köpüktür. Tanrı sıfatlarıysa denize benzer. Fakat şu cihan köpüğü, denizin arılığına, duruluğuna perdedir.
· Sözün içini elde etmek için harf kabuğunu yar. Saçlar da sevgilinin yüzünü, gözünü örter.
· Burnuna sarımsak tıkamışsın, gül kokusu arıyorsun.
· Biz, tulumla, küple, testilerle tatmin olmayız. Bizi çekip ırmağınıza götürün.
· Dünyaya demir atmış Karun'u, yer çekti, yuttu. Ulular ulusu İsa'yı gökyüzü çekti, yüceltti.
· Ekmek, beden hapishanesinin mimarıdır.
· Gübre olup bostanın gönlüne giren pislik, yok olur gider de pislikten kurtulur, kavunun, karpuzun lezzetini arttırır.
· Avlanmak istedik mi uçup gittiğimiz yer Kafdağı'dır. Akbaba gibi leş avlamayız biz.
· Bir köpeğin önüne bir çuval şeker koysan bile, onun gönlü yine leş peşindedir. Şekerden ne anlar o?
· Allah ile birleşmek demek, senin varlığının O'nunla birleşmesi demek değildir. Senin yok olmandır.
· Küfürle iman, yumurtanın akıyla sarısına benzer. Onları ayıran bir berzah var, birbirine karışmazlar.
· Köpekler gibi kızmayı bırak, arslanların gazabına bak. Arslanların gazabını görünce de var, bir yaşına girmiş koyun gibi yavaş ol.
· Din evinde haset faresi bir delik açar ama kedinin bir miyavlaması ile ürker kaçar.
· Kadınlar, aklı olanlara, gönül sahiplerine pek üstün olurlar. Cahillere gelince, onlar, kadına üstündür. Çünkü tabiatlarında hayvanlık vardır. Sevgi ve acımak, insanlık vasıflarıdır. Hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasıfları.
· Mümin bir kopuza benzer. Madem ki inanan kişi feryat edip ağlamada kopuzdur, kopuz kendisine mızrap vuran olmadıkça feryat etmez.
· Madem ki, akıl babandır beden de anan, oğulsan babanın yüzüne bak.
· Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
· Kuş, kafeste kaldıkça başkasının buyruğu altındadır. Kafes kırıldı da kuş uçtu mu, nerede ona geçecek buyruklar?
· Bal çanağının ağzı kapalı. Sen ise, üstünü, yanını yalayıp duruyorsun. Çanağı yere çal,
· İnsana bütün korku içinden gelir fakat insanın aklı daima dışarıdadır.
· Dil, anlamlara bir oluktur adeta, fakat nereden sığacak oluğa deniz?
· O kadar çok koşmayın, o kadar yorulmayın, şu yerin altında çırak ne olmuşsa usta da o olmuştur.
· Bir lağımın pis kokusunu koklamak, ruhu kokuşmuş zenginlerle sohbetten yüz misli iyidir.
· Sen, yeni bir çocuk doğurmadıkça, kan tatlı süt haline gelmez.
· Hırsızlara, kötülere, alçaklara acımak, zayıfları kırıp geçirmektir.
· Aşk, davaya benzer. Cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.
· Tohum yerde gizlenir de, o gizlenmesi bağın, bahçenin yeşermesine sebep olur.
· Yazı yazılırken eli görmeyen kişi, yazı kalemin oynamasıyla yazılıyor sanır.
· Gül solup, gül bahçesi harap olduktan sonra gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gülsuyundan!
· Firavun, yüzbinlerce çocuk öldürttü, aradığıysa evinin içindeydi.
· Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
· Aynanın berraklığını yüzüne karşı söylersen, ayna hemen buğulanır, seni göstermez olur.
· Eşek, suyun kadrini bilseydi, ayak yerine baş koyardı ırmağa.
· Aklın deveciye benzer, sense devesin. Aklın seni ram eder, ister istemez dilediği yere çeker götürür.
· Eğer parça buçukta bütünle beraberdir, ondan ayrılmaz diyorsan, diken ye, diken de gülle beraberdir.
· Gümüşün dışı aktır, berraktır ama onun yüzünden el de kararır, elbise de.
· Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır. Ama yaptığı kötü işe bak, karanlığı seyret.
· Yoksul, cömertliğin aynasıdır.
· Peygamberler insanları Allah'a ulaştırmak için gelmişlerdir. İnsanların hepsi bir bedense, kulla Allah birleşmişse kimi kime ulaştıracaklar?
· Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçekten de asıl mumu görmüştür. Düşünenlerin
düşündürdükleri…
· Sabır, genişliğin anahtarıdır.
· Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen varlığını yaka dur.
· Ana karnındaki çocuğa doğmak, dünyadan göçmektir
· Somuna benzer bir şey düzsen, emdin mi, şeker gelir ondan, ekmek tadı değil.
· Terazide arpa altınla yoldaş olur ama bu, arpanın da altın gibi değerli olmasından değildir.
· Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır, güzelleşir. Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca ne güzel katıktır.
· Ay, yıldızlardan utanır ama yine de cömertliği yüzünden yıldızların arasında bulunur.
· İnanan, inananın aynasıdır.
· Sen şekillerde kalırsan puta tapıyorsun demektir. Her şeyin şeklini bırak, manasına bak
· Rengi kara bile olsa, bir kişi seninle aynı maksadı güdüyorsa, ona ak de, senin rengindedir.
· Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. İster Hint'li olsun, ister Türk, ister Arap. Şekline, rengine bakma, maksadı ne, ona bak.
· Yokluk, varlığın aynasıdır.
· Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
· Zıddı meydana çıkaran, onun zıddı olan şeydir. Bal, sirkeyle belirir.
· Kasırga pek çok ağaçlar yıkar fakat yeşermiş bir ota ihsanlarda bulunur.
· Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir.
· Herkes güneşi görebilseydi, güneşin ışıklarına delalet eden yıldızlara ne ihtiyaç vardı?
· Hiç köpeğin havlaması, ayın kulağına değer mi?
· Huzurunda bulunmayanlara bile böyle elbiseler, böyle yiyecekler verirse, kim bilir konuğun önüne ne nimetler koyar.
· Hıristiyanların bilgisizliğine bak ki, asılmış Tanrı'dan medet umuyorlar.
· Resim, ressama, beni kusurlu yaptın diye söz mü söyleyebilir?
· İnsanoğlu, dilinin altında gizlidir. Dil, can kapısının perdesidir. Yel, perdeyi kaldırdı mı ne var, belirir bize.
· Sen de sağ eline bir sopa aldın ama senin elin nerede, Musa'nın eli nerede
· Akıllı birisinden gelen cefa, bilgisizlerin vefasından iyidir.
· Kara odun ateşe eş oldu mu, karalığı gider, tümden ışık kesilir.
· Bağış, kine merhemdir.
· Tahta içinde yaşayan kurt, o tahtanın fidan olduğu vakit ki halini bilir mi hiç?
· Madem ki hırsızsın, bari o güzelim inciyi çal, madem ki gebe kalıyorsun, bari yüce bir çocuğa gebe kal.
· Korukla üzüm birbirine zıttır ama, koruk olgunlaştı mı güzel bir dost olur.
· Tanrı yüzünü çirkin yaratmışsa, kendine gel de, hem çirkin yüzlü hem çirkin huylu olma bari.
· Aynada bir şekil görürsün hani, senin şeklindir o, aynanın değil.
· Satrançta piyon yola çıkar da, sonunda yüce vezir olur.
· Kibir kokusu, hırs kokusu, tamah kokusu, söz söylerken soğan gibi kokar.
· Sonsuzun iki yanı da yoktur, ortası nasıl olabilir?
· Dosttan, yakınlardan gelen bir cefa, düşmanın üçyüzbin cefasına bedeldir.
. Bal yiyen arısından gocunmaz..
· Güneşin ışığı pisliğe vursa bile pislenmez, ışıktır o.
· Başın ırmağın suyuna daldı mı, suyun rengini nasıl görebilirsin?
· Davud'un elinde mum oluyor, senin elindeyse mum, demire dönüyor.
· Sabır, insanı maksadına en tez ulaştıran kılavuzdur.
· Yılan yumurtası da serçe yumurtasına benzer ama aralarında ne kadar fark var.
· Bilginin, iki kanadı vardır, şüphenin tek.
· İkiyüz batman bala, bir okka sirke döksen, balın içinde erir, gider. Balı tattın mı sirkenin tadını bulamazsın fakat tartarsan bir okka fazla gelir. Demek ki sirke, hem yok olmuştur, hem vardır.
· Bir kuyudan her gün toprak çeker, her gün orayı kazar, eşersen, sonunda arı duru suya ulaşırsın.
· Denizden bile yerine su koymadan devamlı su alsan, bu işin denizleri çöle çevirir.
· Sen, yerdeki yeşillik gibisin, ayağın bağlı. Bir yel esti mi, tam inanca ulaşmadan başını sallarsın.
· Oltandaki et lokması, balık avlamak içindir. Öyle lokma ne bağıştır ne cömertlik.
· Sözün eğri olsa da, anlamı doğru bulunsa, sözdeki o eğrilik, Tanrı'ya makbuldür.
· İçen akıllıysa, aklının parlaklığı daha da artar, fakat kötü huyluysa daha beter olur. Ama halkın çoğu kötü olduğundan, beğenilmez huylara sahip bulunduğundan, içki herkese haram edilmiştir.
· Eşeğin ardını öpmekte bir tat, tuz yoktur. Faydasız yere, sakalını, bıyığını kokutur.
· Pirlik, saçın sakalın ağarması ile elde edilmez. İblisten daha ihtiyar kim var?
· Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör.
· Pirenin ısırışından meydana gelen yanış, seni yılan soktu mu yok olur gider.
· Öküz, ansızın Bağdat'a gelir, şehri bir baştan öte gezip, dolaşır. Bütün o zevki, hoşluğu, tadı, tuzu görmez de göre göre karpuz kabuğunu görür.
· Hani bir hayvan vardır, porsuktur adı. Dayak yedikçe semirir, büyür, köteği yedikçe daha iyileşir, sopa vuruldukça semirir, insan da gerçekte porsuktur, çünkü o da dert, mihnet sopasıyla büyür, semizleşir.
· Uçan kuş, yeryüzünde kalsa tasalanır, derde düşse ağlayıp inlemeye koyulur. Fakat ev kuşu, kümes hayvanı, yeryüzünde sevinçle yürür, yem toplar, neşeyle koşar durur.
· Ölülerle savaşıp gazilik elde edilmez.
· Hoş, güzel ömür, yakınlık aleminde can beslemektir. Kuzgunun ömrü ise fışkı yemeye yarar.
· Kin, sapıklığın da aslıdır, kafirliğin de.
· Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker.
· İnciyi sedefin içinde ara, hüneri de sanat ehlinden iste.
· İnsan bir ağaca benzer, kökü, ahdinde durmaktır.
· Susmakla canın özü, yüzlerce gelişmeye ulaşır. Ama söz, dile geldi mi, öz harcanır.
· Hiç ay, yeryüzünde ev sahibi olur mu?
· Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir.
· Padişahın adamlarından biri, zindanın burcunu yıksa, zindancının gönlü bu yüzden kırılır mı hiç?
· Hiçbir şeyden haberi olmayan cansızlardan, gelişip boy atan bitkiye, bitkiden yaşayış, derde uğrayış varlığına, sonra güzelim akıl, fikir, ayırt ediş varlığına geldin.
· Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur.
· Demirciliği bilmiyorsan, demirci ocağından geçerken sakalın da yanar, saçın da.
· Taş, taşlıktan çıkıp yok olmadıkça, mücevher olup yüzüğe takılır mı hiç?
· Padişah, töhmet altına alınanı Karun'a çevirir. Artık suçsuzu ne hale kor, onu sen düşün.
· Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
· Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı'yı görmüş olur.
· Bilgiye ulaştı mı ayak, kanat olur.
· Göz olgunlaştı mı, temeli, özü görür. Ama kişi şaşı oldu mu parça buçuğu görür ancak.
· Sınama, deneme yolunda bilgi, tam inançtan aşağıdır, zindansa yukarı.
· Can, doğan kuşuna benzer, beden ona bir tuzak - 29 Haziran 2007: 10:03 #53125
ilknur
KatılımcıVazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş..
. Aşk altın değildir, saklanmaz. Aşıkın bütün sırları meydandadır..
. Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir..
Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki..
· Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi. Sonunda sana da dikişsiz elbiseyi giydirecekler.
Ayın, geceye sabretmesi, onu apaydın eder. Gülün, dikene sabretmesi, güle güzel bir koku verir. Arslanın, sabredip pislik içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur.
· Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah'tır. Tamahkarın kıblesi ise altın torbası.
. Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur..
· Sarhoş, cinayeti yapar da sonra “özrüm vardı, kendimde değildim”der. Kendinde olmayış,kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.
· İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır.
· Yoldaki bir tepecik seni bunaltmış,oysa önünde yüzlerce dağ var
Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak,başka yere koymak.
· Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.
· Şu deredeki su,kaç kere değişti,yıldızların akisleri hep yerinde.
· Yol kesenler olmadıkça ,lanetlenmiş şeytan bulunmadıkça,sabırlılar ,gerçek erler,yoksulları doyuranlar nasıl belirir,anlaşılır?
Oyun ,görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır.
· Anlayış,edep şehirlilerdedir. Ziyafet,garip konaklamak da köylülerde.
· Resimler ister haberleri olsun,ister olmasın,hepsi de ressamın elindedir,o elden çıkar.
· Alışsan güvercin sallanan kamıştan kaçar mı hiç?O kamıştan göklere uçan yere alışmamış olan güvercin ürker,kaçar.
· Mal, sadakalar vermekle hiç eksilmez. Hayırlarda bulunmak,malı yitmekten korur.
· Çalınmış kumaş,devamlı kalmaz insanda. Hırsızı da darağacına götürür.
· Ağlayışın,feryat edişin bir sesi,sureti vardır. Zararınsa sureti yoktur. Zararda insan elini dişler ama zararın eli yoktur.
· Her korkuda binlerce eminlik vardır,göz karasında onca aydınlık mevcut.
· Verdiğini geri alan kişi, ***** gibi kusmuğunu yemiş olur.
· Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki. Ağzını,şarabı verene aç.
· Ekme günü gizlemek toprağa tohumu saçmak günüdür. Devşirme günüyse tohumun bittiği gündür,karşılığını bulma günüdür.
Çayırlıktan, çimenlikten esip gelen yel, külhandan gelen yelden ayırt edilir.
· Dünya malı, bedene tapanlara helaldir.
· Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır.
· Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle arslanın sesi gibi meydandadır.
· Kötü nefis, yırtıcı kuştur.
· Hırsın yemdir, cehennemse tuzak.
· Doğan, avdan av getirir, fakat kendi kanadıyla uçar da avlanır. Padişah da bu yüzden onu keklikle, çil kuşuyla besler.
· Dil, tencerenin kapağına benzer. Kıpırdadı da kokusu duyuldu mu ne pişiyor anlarsın.
· Yemekle dolu karın, şeytanın pazarıdır.
· Sözle anlatılan şey, yalan bile olsa, kokusu, gerçek olduğunu da haber verir, yalan olduğunu da.
· Canım bedenimde oldukça, kulum, köleyim, seçilmiş Muhammet'in yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse, o kişiden de bezmişim ben, o sözden de.
· Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir. Sevgiden, dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir. Sevgiden, padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir.
· Mumundur karanlık veren sana. Anlatırdım bunu ama, gönlünün beli kırılıverir. Gönül şişesini kırarsan artık, yaşamak fayda vermez.
· Rüşvet alan para pul padişahı değiliz. Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, yamarız biz.
Dün geçti gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek gerek.
· Saman çöpü gibi her yelden titrersin. Dağ bile olsan, bir saman çöpüne değmezsin.
Ağzını kapa ve altın dolu avucunu aç. Ceset cimriliğini bırak da cömertliği seç.
· İnanmışsan, tatlı bir hale gelmişsen, ölüm de inanmıştır, tatlılaşmıştır. Kafirsen, acılaşmışsan, ölüm de kafirleşir, acılaşır sana.
· Doğruluk, Musa'nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca, bütün eğrilikleri yutar.
· Bir kötülük yaptıktan sonra pişmanlık hissetmek Allah'ın inayet ve muhabbetine mazhar olmanın delilidir.
· Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
· Üzerinde pek çok meyveler bulunan bir dalı, meyvalar aşağı doğru çeker. Meyvasız bir dalın ucu ise, servi ağacı gibi havada olur. - 27 Haziran 2007: 11:44 #53110
ilknur
Katılımcıyok daha neler artık
- 27 Haziran 2007: 05:40 #53093
ilknur
Katılımcıcok güzel bir gündü, gün sonunda cok yorulduk ama değdi yorgunluğumuza,
hem gittiğimiz yer , hemde ortam cok güzeldi, dolu dolu bir gün oldu,
emeği gecen herkese teşekkür ederim - 27 Haziran 2007: 05:37 #53114
ilknur
Katılımcı:D:D
- 26 Haziran 2007: 14:00 #53107
ilknur
Katılımcı - 23 Haziran 2007: 05:35 #53058
ilknur
Katılımcıçok güzel bir hikaye
- 21 Haziran 2007: 16:22 #53029
ilknur
Katılımcıtemsili bir resim gördüm geçenlerde gazetede
boğazın suları çekilmiş
kız kulesi kumların içinde duruyor,
gökyüzü simsiyahdüşünesenize hayran kaldığınız boğazın çöl olduğunu
- 19 Haziran 2007: 14:47 #53066
ilknur
Katılımcıhepsi cok güzeller
- 15 Haziran 2007: 15:36 #53043
ilknur
Katılımcıherhangi bir sayfada yaptıgındada aynı sey oluyor
- 15 Haziran 2007: 15:23 #53042
ilknur
Katılımcıgercekten cok ilginç
- 11 Haziran 2007: 09:45 #52950
- 9 Haziran 2007: 09:45 #52815
ilknur
Katılımcısanırım doğu perinçek yapacaktı ama ne oldu bilmiyorum. istanbul'dan yapılanlar belli hükümet yanlısı haberler. başkada birşey yok.
Teröre karşı iki miting düzenleniyor
Diyarbakır ve Şırnak'ta bugün teröre karşı iki ayrı miting düzenlenecek.
Diyarbakır'daki miting, İşçi Partisi tarafından 'Birlik ve Kardeşlik Mitingi' adı altında gerçekleştirilecek. Parti, yaptığı duyuruda bütün siyasi parti liderlerini mitinge katılmaya davet etti.
Cumhuriyet mitinglerine destek veren çok sayıda sivil toplum örgütü de Diyarbakır'da hazır bulunacaklarını açıkladı.
Bugün Şırnak'ta da Gaziler ve Şehit Aileleri Yardımlaşma Dayanışma Derneği tarafından 'Teröre Lanet ve Telin Mitingi' düzenlenecek.
Dernek Başkanı Mehmet Güngör, Şırnak halkının terörden zarar gördüğünü, terör istemediğini ifade etti.
Mitinge 15 bin kişinin katılımı bekleniyor. Kentte ek güvenlik önlemleri alındı.
“Birleşmenin yolu Diyarbakır'dan geçiyor”İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Diyarbakır'da gerçekleştirecekleri “Birlik ve Kardeşlik Mitingi”ne ilişkin, “Bir zamanlar bazıları AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçiyor diyordu. Şimdi birleştirmenin yolu Diyarbakır'dan geçiyor” dedi.
Perinçek, Diyarbakır'a hareketinden önce yaptığı açıklamada, “kucaklaşma” mitingi olacağını belirterek, “Başka mitinglerin adlarıyla karıştırılmamalıdır. Birlik ve kucaklaşma mitingidir. Halkı kazanan, savaşı kazanır. Diyarbakır, Ankara'nın yoludur. Türkiye'yi birleştiren iktidar olacaktır. İşçiPartisi Türkiye'yi Diyarbakır'da birleştiriyor ve iktidar yolunda yürüyor” diye konuştu.
“Teröre Karşı Sessiz Miting”Öte yandan Cumhuriyet Mitingleri'nden sonra şimdi de “Teröre Karşı Sessiz Miting” düzenlenecek.
Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesindeki “Teröre karşı kitlesel refleks gösterilsin” açıklamasının ardından, sivil toplum örgütleri harekete geçti..
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Profesör Türkan Saylan, “Türk halkı olarak şehitlerimiz için içimiz yanıyor. En kısa zamanda terörü tüm toplumca lanetleyecek bir sessiz miting yapma girişimi başlatacağız” dedi.
“Teröre Karşı Sessiz Miting” İstanbul'da yapılacak ancak hangi dernek ve kuruluşların düzenleyeceği, önümüzdeki günlerde netleşecek. - 9 Haziran 2007: 06:42 #47859
ilknur
KatılımcıDemokrasi mi şimdi bu
Söz galiba Churchill'indir. 20. yüzyılın en büyük siyasetçilerinden birisi olan hazretin söylediğine göre “demokrasi rejimlerin en kötüsüdür ama daha iyisi henüz bulunmamıştır.” Siyaset biliminin de demokrasi konusunda gene çok genel bir tanımı vardır. O da, demokrasinin, en iyisi, ideal olanı henüz bulunmadığı için “ikinci en iyi” olduğunu iddia eder.
Bunları aday listeleri açıklandığında aklımdan bir kez daha geçirdim.Demokrasiyi eleştirmek
Biliyorum, demokrasinin aleyhine bir söz söylemek, hele Türkiye'nin bugünkü koşullarında siyasal doğruluk ilkelerine aykırı. Öyle olmasa da ben demokrasiyi reddeden, yok sayan bir söz etmem. Demokrasinin erdemine sonuna kadar inanırım.
Ne var ki, bu inancım beni demokrasinin eleştirilmez bir rejim olduğunu söyleme konusunda ikna etmiyor. Tam tersine eğer daha iyi bir demokrasi istiyorsak bu siyasal yönetim yöntemini kıyasıya eleştirmek gerekiyor. Demokrasinin en büyük erdemi de bu: kendi kendisini eleştirecek, dolayısıyla kendi kendisini yeniden üretecek bir güce sahip olması.
Buradan sorunun demokraside değil onu işletme biçiminde olduğu ayan beyan görünüyor. Türkiye'de yakındığımız demokrasi sorunlarının altında yatan genel gerekçe de bu. O zaman bunu biraz açalım.Eski demokrasi
Bugün Türkiye'de yürürlükte olan demokrasi Soğuk Savaş yıllarında biçimlenmiş bir anlayışa dayanıyor. O dönemde Doğu Bloku totaliter/bürokratik rejimlere sahipken Batı Bloku özgürlükçü/demokratik rejimlerle yönetiliyordu; en azından buna inanılıyordu. Doğu Bloku'nun 1989 sonrasında kademe kademe ortadan kalkmasıyla durum değişti; artık Batı demokrasisi sadece biçimsel kurallarıyla bir şey ifade etmez oldu. Demokrasinin hayatın daha ince noktalarına nüfuz etmesi için yollar aranmaya, modeller geliştirilmeye başlandı.
Böyle bir dönemde, Türkiye, demokrasinin, bırakın ayrıntıya inen yanlarını, en kaba dokusunda bile ihlallere gitti. Ortadaki anayasanın çağdaş bir demokratik muhakemeyle sorgulandığında iler tutar yanı yok. Demokrasi, bizde anlaşıldığı ve uygulandığı biçimiyle toplumsal sorunlara çözüm üretme kapasitesine sahip değil.
Fakat yanılmayalım: eğer Türkiye'de barajı geçememiş ama DYP gibi % 7 ve üstünde oy almış partiler, Meclis dışında kaldıkları dönemde de yüz milyonlarca dolar Hazine yardımı alıyorsa, eğer milletvekili adayları genel başkanın iki dudağı arasında çıkacak bir söze bakıyorsa, partilerin taban siyaseti yapacak şekilde toplumla özdeşleşmesi söz konusu olmuyorsa, partiler toplumsal temsil kavramını hiçe sayıyorsa, hesap vermeyi bir ilke olmaktan çıkarmışsa, sonuna kadar meşruiyet krizine batmışsa, “demos” yani “halk” demokrasiden dışlanmış ve demokrasi bürokratik bir sisteme dönüşmüşse, sorun demokraside değildir; onu uygulayanlardadır.Çıkmaz!..
O zaman soru şu: bu demokrasiyi aşmak ve yeni bir demokrasi kurmak mümkün değil mi?
Hazin olan sorunun cevabı: bugünkü şartlarda, hayır! Değil! Bugünkü durum, bir felsefe terimi kullanarak söylemek gerekirse tam bir aporiadır; yani tam bir çıkmazdır. Çünkü, sistemi değiştirecek olanlar sistemi ellerine geçirmiş ve onu tıkamıştır. Ne yazık ki, bu kısıtlamayı yaratan da bizatihi siyasal partiler ve onların genel başkanlarıdır.
Bu da galiba kötünün en kötüsüdür; yani, tam da 'ört ki, ölem!' denilen haldir!SABAH , HASAN BÜLENT KAHRAMAN
- 8 Haziran 2007: 05:41 #52649
ilknur
KatılımcıKırmızı çizgi
Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinden, tüm dünyaya bir “bilgi notu” duyuruldu.K 37 26.362 D 042 22.303
K 37 23.506 D 042 20.403
K 37 19.941 D 042 43.691
K 37 23.979 D 042 43.702
filan…“NOTAM” diyorlar buna.
“Notice to airmen” kelimelerinin kısaltılmış hali.Türkçesi?
Hakkâri, Siirt, Şırnak… Sınır. Geçeni vururum!Bu NOTAM, adeta bomba gibi düştü Türk basınına… Bazı haber ajansları, “flaş, flaş, flaş” diye çınlattı… Gazeteler de, geceyarısı sayfalarını değiştirdi… “9 Haziran ile 9 Eylül arasında Irak sınırımız güvenlik bölgesi ilan edildi, giriş çıkış yasaklandı” haberi yerleştirildi, apar topar.
Televizyonlarda da tartışıldı.
Uzman arkadaşlar çıktı, bu NOTAM'ın açıkça, “kırmızı çizgilerimizin ilanı” anlamına geldiğini anlattı… “ABD'ye rest çektik” diyen bile oldu.Yepyeni bir durum yani…
Heyecan fırtınası…
Okuyan, dinleyen vatandaş da gaza geldi, haliyle.Halbuki…
Açın Genelkurmay'ın internet sitesini, girin “bilgi notu arşivi”ne, 5 Mayıs'ta, yani bir ay önce, aynı NOTAM'ın verilmiş olduğunu görürsünüz, kabak gibi.
Bir ay önce…
Aynı koordinatlar.Hatta… 5 Nisan tarihli “bilgi notu”na bakın… Benzer koordinatları görürsünüz.
Peki nedir?
Sınırımız iki ay önce güvenlik bölgesi ilan edildi zaten… Bir aylığına… 7 Nisan ile 7 Mayıs arasında… Rest çoktan çekildi.
Sonra?
7 Mayıs geldi, süre doldu. Bunun üzerine, yeni bir NOTAM verildi. Yine bir aylık… Ama bu kez, bölge biraz daha geniş tutuldu.
Sonra?
E, 8 Haziran'da bu NOTAM'ın da süresi doluyor. Tehlike geçmemiş, aksine büyümüş… Bu nedenle, bir NOTAM daha verildi ve giriş çıkış yasağı, 9 Haziran'dan itibaren 3 ay daha uzatıldı.Olan bu… İki aydır varolan ve uzatılan yasağı, yeni zannettiler.
Söyleyince, kızıyorlar…
Bizim basın, yazar, okumaz.
Allah hepimize sabır versin.YILMAZ ÖZDİL
- 7 Haziran 2007: 10:11 #52806
ilknur
Katılımcıbenim bahsettiğimde o zaten özgür, oralara gidilmesi lazım, tek başına bişey ifade etmiyoruz, toplu halde tepki gösterilmesi gerekiyor, 10 kişinin tepkisini kimse kaale almayabilir ama yüz kişinin bin kişinin tepkisi ses getirecektir.
yapabileceğimiz tek şey tepki vermek, olup bitenlerin farkında olduğumuzu göstermek, uyuduğumuzu sanıyorlar yada uyuttuklarını.
cok sey biliyor olabiliriz ama bildiğimiz kadar belki daha fazla duyarsızız herşeye - 6 Haziran 2007: 11:34 #52799
ilknur
Katılımcıpeki özgür oradaki insanlar yeterince güveniyorlarmı askerlere bende hep bunu merak ediyorum
- 6 Haziran 2007: 10:37 #52927
ilknur
KatılımcıYA HER GİDEN VE GELENDE BİŞEYLER YİTİRİLİRSE OZAMAN GERİYE NE KALIR
- 6 Haziran 2007: 09:49 #52795
ilknur
KatılımcıKASTEDİLEN CEHALET TOPLUMUN BU KONULAR UZERINE OLAN CEHALETİDİR. BİŞEYE KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLANMADIN VERDİĞİ CAHİLLİKTİR. ORDAKİ İNSANLARIN CAHİLLİĞİNDEN COK BURDA OLAN İNSANLARIN DUYARSIZLIĞI VE CAHİLLİĞİDİR.
HERKESİN HER KONU HAKKINDA SÖYLEYECEĞİ COK SEY VAR AMA İŞ BİŞEYLER YAPMAYA DURUMU DÜZELTMEYE GELİNCE KİMSE ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMUYOR.
NE YAPIYORUZ ÖLEN ŞEHİTLERİMİZ İÇİN, AĞLAMAK DIŞINDA ÜZÜLMEK DIŞINDA.
OTURDUGUMUZ YERDEN ÜZÜLMENİN KİME FAYDASI OLUYOR. ÖLENEMİ ÖLECEK OLANLARAMI.
HALK TEPKİ GÖSTERMİYORKİ HİÇ BİRŞEYE SADECE YAKINIYORUZ. ŞİKAYET EDİYORUZ LANET OKUYORUZ TERÖRE VE TERÖRİSTLERE. KİMSEYİ BİŞEYLER YAPMASI İÇİN ZORLAMIYORUZ, TEPKİMİZİ HİÇBİRŞEKİLDE İFADE ETMİYORUZ.
CAHİLLİK BİZİM YAPTIĞIMIZ, TERÖR ZATEN BİLİNÇLİ NE YAPMAK İSTEDİKLERİNİ BİLİYORLAR, İNSANALRIDA ONA GÖRE EĞİTİYORLAR, İNSANLARINA BU ŞEKİLDE EĞİTİM VERİYORLAR.
BİZ NE YAPIYORUZ PEKİ TERÖRE DUR DEMEK İÇİN - 6 Haziran 2007: 06:10 #52891
ilknur
Katılımcıartık bişeyer yapılması lazım
biz sessiz kaldıkça cesaretleniyorlar, varlığımızı ve gücümüzü hissettirmemiz lazım - 23 Nisan 2007: 06:24 #52552
ilknur
Katılımcıcok güzel eren sagol
- 17 Mart 2007: 07:57 #52367
ilknur
Katılımcısüperrrrrrr
- 14 Mart 2007: 17:23 #52317
ilknur
Katılımcıhiç kavga etmedim ama tartışma sırasında duruma göre üçünüde yaparım
- 14 Mart 2007: 17:22 #52322
ilknur
Katılımcısevdiklerimle vakit geçirirdim
- 14 Mart 2007: 17:19 #52333
ilknur
Katılımcıtarkan filmindeki kartal tibetin şarkıcı tarkan olduğunu zannederdim…
taki anneme saf saf anne tarkan ne kadar cirkinmiş eskiden diyene kadar - 14 Mart 2007: 07:36 #52200
ilknur
Katılımcıdoğru ya ölen adam rüyayı nasıl anlatsın
- 12 Mart 2007: 12:07 #52198
ilknur
Katılımcıadamın boynundaki kanı görmesimi
- 10 Mart 2007: 10:50 #52195
ilknur
Katılımcıkarısını yelpazesinin adamın boynunu kesmesımı
kadın eşinemi sallıyormus yelpazeyı - 9 Mart 2007: 11:52 #52264
ilknur
Katılımcıyakışmaz bize kimse yapmasın çok ayıp
- 8 Mart 2007: 13:19 #52262
ilknur
KatılımcıBEN ANLAMADIMM NIYE YAPICAZ BUNU
- 3 Mart 2007: 15:45 #52220
ilknur
Katılımcızor zayıflar bu tembellikle
- 3 Mart 2007: 15:42 #52229
ilknur
Katılımcıyok artık daha neler gerçek bir maçmı bu ?
- 3 Mart 2007: 15:39 #52237
ilknur
Katılımcıerkeklerrr!!! ama reklam süper
- 3 Mart 2007: 15:37 #52215
ilknur
Katılımcı
- YazarYazılar